Yabancılara mülk satışlarıyla ilgili kısıtlamaların kaldırılması gerekliliğine vurgu yapan Ekonomist Ahmet Melih Karavelioğlu, “İnşaat sektörüne kendi elimizle kurşun sıktık ve dibe çektik” dedi.
Tedbir ve önlem alınmazsa 2025 yılının daha zorlu geçeceği uyarısı yapan Karavelioğlu, inşaat sektörünün durmasının, etki altında olan diğer tüm sektörlerin de durmasına sebep olacağının altını çizdi.
İşte Karavelioğlu’nun Ada TV’deki sözleri:
“Yabancılara mülk satışlarıyla ilgili kısıtlamaların kalkması gerekiyor. İnşaat sektörüne birçok sektörü canlandıran bir sektör. Bu sektörlerin durması demek işsizlik demek, bunun ayırdına varıldı ancak henüz aksiyon alınmadı. Bir an önce bu yasanın güncellenmesi gerekiyor. Her tarafta satılık ev ilanları var ve hepsinin fiyatlarında aşağı iniş mevcut. Zararına satışlar var.
Ağır cezalık yargılama yüzünden insanlar ellerindeki gayrimenkulleri elden çıkarıyorlar. Ekonominin dinamiğinde satılacak mal fazla ise talebin karşılaması için fiyat düşer. Beklenti çok önemli. İnsanlar da fiyatların düşeceğini beklediği için alım yapmak için bekliyorlar.”
Dün Ada TV ekranlarından yapılan bu uyarıyı, emlak sektörünün duayen isimlerinden Ali Özmen Safa, 2023 yılının Temmuz ayında yapmıştı:
Bundan 15 ay önce bugünün geleceğini gören Safa’nın bu köşede çıkan sözleri kelimesi kelimesine şöyleydi:
“Kuzey Kıbrıs’ta patlak veren emlak fiyatlarının yükselmesi bitmiştir. 2023 çıkmadan önce fiyatlar düşecek, satışlar da düşecek. Bilhassa belli başlı bazı yerlerde bu etki ciddi derecede hissedilir olacak... Kıbrıs’ta mini bir kriz olacak. Bazı şirketler büyük çapta sarsılacak. Etkisi en az 12 ay sürecek…”
Aslında Safa’nın tahmini sadece bugün tutmadı.
2006 yılında Genç TV’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde emlak sektöründeki yükselişin artık sonuna gelindiğini açıkça söylemişti.
Safa, “Bundan sonra artış değil düşüş olur. Emlak sektöründe yükselişin sonuna geldik” dediğinde kimse bunu kabul etmiyordu. Ama 2008’de bu şirketlerin nasıl battığına hep birlikte şahit olduk.
Safa, bundan yaklaşık 1.5 yıl önce yaptığı uyarıda inşaat sektöründeki arz talep dengesizliğini de şu sözlerle özetliyordu:
“Ekonomide dünya çapında bazı prensipler vardır. Enflasyonu düşürmek için faizleri yükseltirsin, alçaltmazsın. Aynı zamanda dünya çapında fiyatı ne belirler? Talep ve arz belirler. Serbest ekonomide bu en önemli kuraldır. Fiyatı belirleyen talep ve arzdır…
Şu anda Esentepe’de en az 20 değişik inşaat şirketi vardır. Bunların 15’i yeni şirketlerdir. Buradaki en büyük sıkıntı bilgisizliktir. Başarının yüzde 50’si geçmiş tecrübelerden ders almak, dersini çalışmaktır. Esentepe’de kim alıyor, niçin alıyor? Bunlara bakmak gerekir. Pazar şu anda yükseliyor mu, azalıyor mu? İnşaatı yükselirken yapman lazım, düşerken değil.
Geçen defa da Esentepe’de böyle olmuştu. 2006’da Ali Özmen Safa “bu iş bitti” dedi. 2006’dan 2009’a kadar hala daha yeni inşaatçılar girmişti. Ama sonuçlarını ağır ödediler.
Şu anda bu bölgede yatırım yapan inşaat şirketleri acaba yeteri kadar pazar araştırması yaptılar mı?
Kim alıyor, niye alıyor? Buradaki alıcıların çoğu spekülatörlerdir.
Bazı büyük şirketler kendi öz sermayesinden bu evlerin yapımını bitirebilir. Ama fiyatlar garanti düşecek. Niçin düşecek? Ekonominin en temel prensibi. Fiyatı arz ve talep var. Şu anda 500 ev satan bir şirketin 300’ü “flip over”dir… Yani spekülatörlerin hareketidir.”
Görüldüğü üzere Safa’nın 15 ay önce söylediği bu sözler bugün ekonomistler tarafından da kabul ediliyor. Ne yazık ki bu uyarıları duyması gereken siyasetçiler her zaman olduğu gibi o gün de çok meşguldü.
Koltuk kavgası, siyasi çıkar ve menfaat mücadelesiyle sayılı gün geldi geçti.
Ali Özmen Safa’nın 15 ay önce yaptığı uyarıyla yangın büyümeden söndürülebilirdi. Ancak bugün evin her yerini alevler sarmış durumda. Söndürmeyi başarsak bile bedeli ağır olacak. Bizden söylemesi…