15 Ekim’de New York’ta yapılan yemekli toplantının ardından yapılan görüşmede Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununa müdahil olacak bir temsilci atama niyetinde olduğu öne sürüldü…
“Kıbrıs sorunu Avrupa sorunudur, Avrupa Birliği’nin oynayacak rolü vardır” diyen Rum lider Hristodulidis’in amacı belli…
Türkiye-Yunanistan yakınlaşması nedeniyle Atina’dan bulamadığı yüzü, AB’li dostlarından umuyor.
Bir başka ifadeyle “Türkiye ile anlaşan Yunanistan bizi sıkıştırıyor yardıma gelin” demeye getiriyor.
Rum liderin niyeti AB’yi arkasına alarak Kıbrıs Türküne ve elbette Türkiye’ye baskı uygulamaktır.
Kıbrıs meselesi zaten şu anda bile Kıbrıslı Türkler, Rumlar, garantörler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile birlikte beş tarafı olan bir meseledir.
Bir de buna AB dahil edilerek ne amaçlanmaktadır?
Ada TV’ye konuk olan eski Başmüzakereci Osman Ertuğ, genişletilmiş görüşmelerin konuşulduğu dönemde İngiltere’nin pek bir rolünün olmayacağı düşüncesiyle 4+1 görüşmenin uygun olacağını kaydetti.
Ertuğ, bu sürecin iyi yönetilmediği takdirde tuzaklarla dolu olduğu ve Kıbrıslı Türkleri istemedikleri noktaya taşıyacak bir süreç olabileceği konusunda da uyardı.
Biz garantör İngiltere’nin bile bu görüşmelerdeki varlığını sorgularken, elbette Avrupa Birliği’nin müdahil olmasına sıcak bakamayız.
Zira deneyimli diplomat Osman Ertuğ’un dediği gibi tuzağa çekilmek istendiğimiz çok açıktır.
Elbette Kıbrıs Türkü bu tuzağı görecek yarım asırdan bu yana kadar Kıbrıs sorununda tecrübe kazanmıştır.
Yapılmak istenen çok açıktır.
Kıbrıs sorununda aslına bir şeyin değişmesini istemeyen Rum tarafı, önümüze bazı bariyerler koyarak suçu yine Kıbrıs Türk tarafına atmanın hazırlığını yapmaktadır.
Ancak Annan Planı’nda ve Crans Montana’da yaşadıklarımız bize ders olmalıdır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “diyalog ve iletişimden kopmadan kapıyı hep açık tuttuğu” kararlı politika, bu tuzağı boşa çıkaracaktır.
Bunun için sadece safları sıkı tutmamız yeterli olacaktır. Bizden söylemesi…