İş dünyasında başarının sırrı soruna değil çözüme odaklanmaktır. Dünya siyasetinde de durum farklı değildir.
“Dünya Llideri” sıfatını alan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da gücünü bu felsefeden alıyor. Zira o da soruna değil çözüme odaklanıyor.
Kıbrıs sorununda da durum farksızdır. Öyle görünüyor ki Kıbrıs sorunuyla ilgili Türkiye ile Yunanistan, Erdoğan ve Miçotakis’in kararlı duruşuyla bir anlaşma yaptı.
Nedir bu anlaşma?
Kıbrıs’ta hem Türklerin hem de Rumların menfaatiyle sonuçlanacak bir neticeye varmak.
Öyle görülüyor ki NATO kartı da bu neticeye ulaşmak için kullanılabilir.
Şu anda herkes NATO formülündeki zorluklara değiniyor. Ama burada NATO amaç değil, sorunun çözümü için bir vesile olacaktır.
Elbette NATO formülünün hayata geçmesi kolay değildir. Rumlar da bunu söylüyor. Türkiye’nin ikna edilmesin gerektiğini söylüyorlar.
Rum Dışişleri Bakanı Kombos da Kıbrıs'ın olası NATO üyeliğine ilişkin olarak Türkiye'nin rolünün önemli olduğuna işaret etti.
NATO konusundaki tartışmanın henüz erken olduğunu söyleyen Kombos şöyle devam etti:
Sonuç ve siyasi yön konusunda kamuoyunda tartışmanın henüz erken olduğunu düşünüyorum. NATO üyeliği Türkiye'nin rolü, NATO içindeki durumu, Kıbrıs sorununda işlerin gidişatı gibi gerçekler ve bir dizi faktör dikkate alınarak, doğru zamanda yapılacak bir tartışmadır.”
Türkiye de bu NATO kartını önümüzdeki süreçte pekala kullanabilir. Şu anda Kıbrıs sorunu herkesin başına beladır. Çünkü adanın etrafındaki doğal zenginliklerin yönetimi tartışmalıdır.
Mülkiyet sorunu ortamı germektedir.
Savaş olmasa da 1974’ten bu yana yaşanan ateşkes durumu ellerin tetikte olmasına neden olmaktadır.
Bütün Kıbrıs NATO’ya üye olursa hem Türk askerinin adadaki varlığı NATO askeri olarak devam eder ve Rumların çekincesi kalkar. Hem de garantör olarak NATO, Kıbrıs’ın üç garantörünün yerini alabilir..
Dolayısıyla NATO meselesine şu anda tüm taraflar mesafeli bir yaklaşım sergilese de tüm tarafların kazanabileceği bir formülle NATO kartı herkese kazandırabilir. Bizden söylemesi…