Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet’ten uyarı: Sıvılaşmış zemin Long Beach’te mikro bölgeleme yapılmalı!

Son zamanlarda ülkemizin çeşitli bölgelerinde artan sıklıkta hissedilen depremler, bizi bir kez daha doğanın gücüyle yüzleştirdi. Bu depremler, yapı denetimi, afet yönetimi planlarımız ve toplumsal bilinç düzeyimiz hakkında önemli soruların sorulmasına neden oldu. Konu ile ilgili Ada TV’de Nupelda Karabuğday’ın sorularını yanıtlayan Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet, özellikle zemininin sıvılaşmış zeminden oluştuğunu belirttiği Long Beach bölgesine dikkat çekti. Bölgedeki binaların zemin etütlerinde gevşek zeminlerden söz edildiğine vurgu yapan Necdet, deprem sarsıntısı sırasında suya doygun olan kumlu zeminlerin ciddi tehlikeler yaratabileceği konusunda uyardı. Yapı denetimlerinde en önemli çalışmanın jeofizik bilimi alanında kullanılan mikro bölgeleme olduğunun altını çizen Necdet, “Zemin için açılan alanların içerisinde jeofiziksel anlamda çalışmalar yapılır, oradan elde edilen verilerle bina stoku da değerlendirilerek deprem senaryosuna gidilir. Aktif fay alanındaki deprem büyüklüğü göz önüne alınarak, binaların ne denli etkilenebileceğine yönelik sonuçlar üretilir. Alınması gereken en büyük tedbir budur” açıklamalarını kaydetti.

Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet’in programda yapmış olduğu açıklamaların satır araları şu şekilde; “Yapı denetimi ile ilgili tartışmalar var. Örneğin Long Beach bölgesinde bulunan çok katlı binalarla ilgili tartışma söz konusu. Long Beach bölgesinde çok genç zeminler var. Bu alanlarda çok katlı binalarda, zemin etütlerinde gevşek zeminlerden söz ediliyor. Gerçekten sağlam temele inildiği kontrol ediliyor mu? Biz gerçekten bu binaların kazık gibi temellerini sağlam zemine oturtabiliyor muyuz? Sağlam zemine oturmuyorsa, deprem anında riskler yaratabilir. Deprem sarsıntısı esnasında, suya doygun kumlu zeminler kaynamış su gibi kaynayabilmekte, taşıma gücü sıfırlanabilmektedir. Bu konuda dikkat edilmesi gerekiyor. Mikro bölgeleme dediğimiz bir olay var. Bir yerde yoğun bir yerleşim ve aktif faylar varsa, o bölgede zemin sondajının yapılması gerekiyor. Zemin için açılan alanların içerisinde jeofiziksel anlamda çalışmalar yapılır, oradan elde edilen verilerle bina stoku da değerlendirilerek deprem senaryosuna gidilir. Aktif fay alanındaki deprem büyüklüğü göz önüne alınarak, binaların ne denli etkilenebileceğine yönelik sonuçlar üretilir.  Alınması gereken en büyük tedbir budur. Bir tek Lefkoşa’da uluslararası bilimsel proje hizmetleri kapsamında yapıldı bu sistem. 3 plakanın kesiştiği bir alanda yer alıyoruz. Bu adanın tarihte depremlerle tahribata maruz kaldığını biliyoruz. Geçmişte olduğu gibi bu riskler gelecekte de olmaya devam edecek. Mikro bölgeleme gibi bir çalışmanın mutlak surette yapılması gerekiyor.”

Bu haber 558 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER