Akdeniz’deki deprem fırtınası hafta sonunda da sürdü. En son yine yerin 6.9 kilometre derinliğinde 3.8 büyüklüğündeki deprem yüreğimizi ağzımıza getirdi.
Uzmanlar uyarıyor: “Kıbrıs adası çevresinde önümüzdeki süreçte 7 büyüklüğündeki bir deprem sürpriz değil. Gereken önlemi bir an önce alın…”
Bütün bu uyarılar karşısında bugünlerde medya da hep bir ağızdan bu işin ciddiyetini ifade eden manşetlere yer veriyor.
Star Kıbrıs ve Ada TV olarak bizler ise sadece bugün değil yıllardır adanın deprem gerçeği ile yapı ve zemin kalitesine dikkat çekerek uyarılarda bulunuyoruz.
Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet de KKTC’deki inşaat zeminleri ve yapılaşma konusunda ilk etapta alınması gereken tedbirleri sıralarken, Doğu sahilleri, Long Beach, Gazimağusa ve Güzelyurt ovası gibi bölgelere dikkat çekti.
Peki Star Kıbrıs, yaklaşık iki yıldır 2015’teki yapılan ülkesel fiziki plana dikkat çekerek, “Bu planda zemini en zayıf bölge Long Beach . Burada yüksek katlı yapılaşmaya neden izin verildi” diye sormuyor mu?
2015 yılından bu yana bu ülkede siyaset yapan bütün partiler iktidar oldu. Ama hiç kimse bu sorunun yanıtını veremedi.
Yerbilim Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Necdet, zemin zayıf olan bu bölgelerde mikro bölgeleme çalışmaları yapılması gerektiğini belirterek, “Bu çalışmalar, aktif fayların etkilerinin yanı sıra zemin özelliklerini de ortaya koyar. Kaya tipi zeminler en çok tercih edilendir, ancak mühendislik çözümleriyle kumlu ve killi zeminler de inşaata uygun hale getirilebilir.” diyor.
Peki Star Kıbrıs 2018 yılındaki yürürlüğe sokulmaya çalışılan rant planı döneminden bu yana “zemin kayalık olan Kalecik gibi bölgelerde yüksek katlı yapılaşmaya izin veren Kıbrıslı Türk’ün Fasıl 96 hakları neden iptal ediliyor” diye sormuyor mu?
Hatırlayalım 2018 yılındaki CTP-HP-DP-TDP hükümetinden oluşan dörtlü koalisyonda tam da uzmanların dediği gibi zemini kayalık olan İskele Kalecik gibi bölgelerde Kıbrıslı Türkün imar hakları iptal edilmişti. Bunun yerine Long Beach gibi bölgelerde imar planı adı altında büyük bir rant planı yürürlüğe sokulmaya çalışıldı.
Müteahhitler Birliği ve dönemin İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın yönettiği Şehir Planlama Dairesi ile birlikte yürütülen bu rant planı, bugün artık açıkça itiraf edilen “Bölgedeki 20 bin tane yasadışı evi, yasal hale getirme” çabasıydı.
Bunu da büyük ölçüde başardılar.
Ancak bugün deprem uzmanlarının belirttiği uyarılar çerçevesinde büyük bir depremle karşılaşırsak, bu bataklık zemine yapılan binaların hesabını kim verecek?
Şu anda da UBP-DP-YDP hükümetinin bir imar planı hazırlığında olduğu görülüyor. Yine başrollerde geçtiğimiz dönemde yapılan rant planının mimarı olan Müteahhitler Birliği ve Şehir Planlama Dairesi var.
Yani ilk rant planının sorumlularına yine aynı görev verildi. Bir başka ifadeyle kediye ciğer emanet edildi. Bu olamaz. Hükümet yapılan hatayı telafi etmeli.
Şu anda bölgede hak kaybına uğrayan 15 şirket hükümetle karşı karşıya. Hatta bunlardan sadece bir tanesi devlete 100 milyon sterlinlik bir dava açma hazırlığında. Kimsenin bu devleti böyle bir töhmet altına sokmaya hakkı yok. Bizden söylemesi…