Bizimle , dalga mı geçiliyor ?
Dün , İnsan Hakları günü imiş !
Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının getirdiği yıkım felaketi ve İnsanların türlü insanlık dışı muamele ve öldürülmeleri karşısında . Galip devletlerin öncülüğünde . 26 Haziran 1945’ te , 50 devletin San Francisco kentinde , bir araya gelerek , BM’ lerin oluşmasının taslağını hazırlayarak . BM teşkilatının temellerini attılar .
Bilahare .
24 Ekim 1945‘ te , resmen , BM Teşkilatı kuruldu .
Üç sene sonra da , 1948’ de , teşkilatın İnsan Hakları Komisyonunda hazırlanan metin . Daha sonra , 10 Aralık 1948’ de , BM Genel Kurulunun , Paris’te yaptığı , 183’ üncü genel kurulunda kabul edildi .
Bildiri , bir çok hakkı kapsamakta .
Fakat , bunların içinde .
İnsana , sağ doğmak koşulu ile , ana rahmine düştüğü andan itibaren vazgeçilmez ve devredilmez , bir insan hakkı tanımıştır .
Buna , doğuştan gelen bir insan hakkı da denmektedir .
O da .
İnsanın , varlık nedeni olan “YAŞAM HAKKIDIR .“
Bu hak.
Öyle bir hak olarak belirlenmiştir ki .
İnsanın , kendi yaşam hakkına zarar vermesi veya ortadan kaldırmasına , cezai müeyyideler getirmiştir .
Yani , bir kişi , intihar ederek , yaşamına son veremez .
İntihar , teşebbüste kalsa bile , kişi cezalandırılır .
Dünyada “ yaşam hakkı” öyle kıymetli bir hak ki .
Daha , ona değer biçilemedi .
Paha biçilemeyen , bir değeri var .
Bu değer , gerek beyannameler , gerekse sözleşmeler tarafından , koruma altına alındı .
Nasıl mı ?
Hukuk kuralları ile de koruma altındadır .
Fakat , dünyamıza baktığımızda , bu değerin korunma noktasına gelindiğinde . Tüm ülkeler , buna imza atmalarına karşın , dünyadaki coğrafyalarda , farklı farklı uygulamalar görmekteyiz .
Bu ilke .
Devletlerin vatandaşlarına başka .
Vatandaş olmayanlara başka uygulanmakta .
Bilhassa , savaşlarda veya çatışmalarda , vatandaş olmayanlara karşı , yapılan insan hakları ihlallerini , yanı başımızda yaşayarak görmekteyiz .
Doğu , insanları için , bu hak , sadece kağıt üzerinde .
Her neyse .
Bu hakkın kullanımı , batıda , katıksız bir şekilde uygulama alanı bulurken . Doğuya kayıldıkça , bu hakkın kullanılmaması için gösterilen binbir oyun ise , düşündürücü olsa gerek .
Gazze’de , yaşam hakkı ellerinden alınan masum insanların sayısı , elli bini buluyor .
Bu vahşet , İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının , batısındaki coğrafyalarda olsa idi .
Dünya .
İnsan Hakları , elden gitti diye , dünyayı velveleye verirlerdi .
Batının , İnsan Hakkı anlayışı , maalesef bu düzeyde .
Kendi vatandaşlarına , bu hak var .
Başkalarına , bilhassa doğuda yaşayan insanlara , bu hak yok .
Bu da batılıların , yaşam hakkı konusunda , çifte standartlı olduklarını göstermesi bakımından , çok düşündürücü olsa gerek .
İnsan haklarını koruyup kollamak ve uygulamakla görevli olan , BM Teşkilatı ve ona bağlı Güvenlik Konseyini teşkil eden üye devletlerin , hal ve tavırlarına bakacak olursak . Bunlara göre bu hak , doğu insanları için sadece kağıt üzerinde kalmış , uygulama alanı bulamamış .
Bu hak , sadece batılılara özgü kalmış .
5 üye ülke , Teşkilatı da , el değirmeni gibi , çıkar elde etmek için çevirmekten öte bir şey yapmıyor .