Star Kıbrıs olarak dahi ilk andan itibaren ifade ettik. Emlak krizi, yabancılara taşınmaz mal satış yasasında yapılan değişikliklerle başlamış değildir.
Emlak krizi bundan 1.5 yıl önce arz talep dengesinde yaşanan bozulmayla başladı. Bu kriz zaten gelecekti.
Yangın başladıktan sonra hükümet bu yasayla üzerine benzin döktü.
Sektörün duayen ismi Ali Özmen Safa bu tespiti daha yasa çıkmadan önce yaptı.
Ancak Safa bu noktada bir uyarı daha yapıyor. Devleti bu yasayla günah keçisi yapmayalım. Çünkü bu sıkıntı Müteahhitler Birliği’nin hatalı kararları nedeniyle yaşandı.
2008 yılında bu yasaların düzeltilmesi için Ali Özmen Safa’nın açık uyarıları vardı. Bu yasalar o gün çıkarılsaydı arz talep dengesizliği bu denli olmayacaktı.
Ada TV’ye konuk olan ekonomist Mehmet Saydam geçen hafta çok haklı ve yerinde bir soru sordu.
“İnşaat sektörüne dinamit koyulurken müteahhitler neredeydi” dedi.
Dolayısıyla emlak krizi ekonomik krize döndü. Üstelik bu krizin daha başındayız. 2025 yılında bu kriz daha da derinleşecek.
İktidar da muhalefet de artık üzerinde birleşiyor. Emlak sektörü lokomotif bir sektördür. Bu sektörü korumak gerekir. Çünkü bu sektör sarsılırsa tüm ekonomi sarsılacak. O yüzden herkes kendince bir çare arıyor.
Son olarak kulislerde dolaşan bir iddiaya göre, hükümet çevrelerinde yabancıya bir olan emlak hakkı üçe çıkarılarak bu krizin aşılması tartışılıyor…
Kendi kendimizi kandırmayalım. Yabancı bir emlak dahi almaya korkuyor. Çünkü ülkemize olan güvenini yitirdi. Bu krizi bu yasaya yapılan yamayla çözemeyiz. Sil baştan sistemi yeniden ele almalıyız.
Bu bir futbol maçına benzer. Maç doksan dakika. Beş dakika, on dakika uzatabilirsin ama maç bitti. Artık yeni maça bakmamız lazım.
Bunun başka çaresi yoktur. Başarının sırrı cesarettir. Hükümet de başarmak için yasada yama yapmaktan vazgeçmek zorundadır.
Kilit mesele yabancının güvenini yeniden kazanmaktır.
Peki bu güvenceyi nasıl kazanacağız?
Ali Özmen Safa’nın bu noktada çok çarpıcı bir önerisi var:
Sınırlı bir zaman için 350 bin sterline konut alana vatandaşlık verelim.
Üstelik bunun için herhangi bir yasal değişiklik ya da Meclis kararı da gerekmiyor. Tamamen Bakanlar Kurulu kararıyla hayata geçirilebilir.
Şu anda Bakanlar Kurulu’nun zaten böyle bir yetkisi var. 350 bin sterlin konut alanın vatandaşlık başvurusunu değerlendirsinler.
Ekonomide başarı için yatırımcıyı cezbetmek zorundayız. Bu vatandaşlığı vererek yabancıya güvenceyi vermiş olacağız.
Şu anda senede en çok 10 bin konut satılıyor. Bu şekilde bin konut daha satarak bin vatandaşlık versek ne kaybederiz? Satışlar yüzde 10 artmış olur.
Bin yabancı vatandaş olsa ne kaybettirir, seçimlerde aday olup başbakan mı olacak?
İngilizcede güzel bir deyim var.
Profit is the reward for taking calculated risks…
Yani kar hesaplı aldığın riskin mükafatıdır... Risk almazsan kar elde edemezsin. Bizden söylemesi…