Gölge edenler

Ülkemizde uzun süredir yapılan yanlış davranış biçimleri, insanımızın mutluluğunu olumsuz etkilemektedir. Münferit olayların sürekli gündemde tutulması, 'böl ve yönet' zihniyetiyle yürütülen yıpratma politikalarının bir parçası olarak sistemli bir şekilde sürdürülmektedir.

Ülkemizde uzun süredir yapılan yanlış davranış biçimleri, insanımızın mutluluğunu olumsuz etkilemektedir. Münferit olayların sürekli gündemde tutulması, 'böl ve yönet' zihniyetiyle yürütülen yıpratma politikalarının bir parçası olarak sistemli bir şekilde sürdürülmektedir.

Bir siyasetçinin sürekli olumsuz bir tutum sergilemesi, topluma ciddi zararlar verir. Öncelikle, toplumda moral ve motivasyon kaybına yol açar. Sürekli eleştiri, karamsarlık ve umutsuzluk aşılayan söylemler, vatandaşların geleceğe dair umutlarını azaltarak toplumsal dinamizmi zayıflatır. Bu durum, bireylerin girişimcilik ruhunu ve üretkenliğini olumsuz etkileyerek ekonomik gelişime de zarar verir!

Olumsuzluk üzerine kurulu bir siyaset anlayışı, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirir. Sürekli eleştiri ve karşıtlık üzerinden yürütülen söylemler, insanları farklı kamplara ayırarak uzlaşma kültürünü zayıflatır. Bunun sonucunda diyalog ve ortak çözüm üretme yeteneği azalırken, hoşgörü ve empati yerine öfke ve nefret duyguları ön plana çıkabilir.

Ayrıca, sürekli olumsuzluk yayan bir siyaset anlayışı, sorunlara çözüm üretme kapasitesini düşürür. Eleştiri elbette demokrasinin bir parçasıdır; ancak yapıcı olmayan, yalnızca karşı çıkma amacı taşıyan eleştiriler, gerçek çözümleri gölgede bırakır.

Bunun yanı sıra, olumsuzluklarla beslenen bir muhalefet anlayışı, genç nesiller üzerinde de olumsuz etkiler yaratır. Gençler, siyaset kurumunun sadece kavga ve eleştiriden ibaret olduğunu düşündüklerinde, siyasete katılım göstermemeye başlarlar. Bu da demokratik sistemin zayıflamasına neden olabilir. Siyasetin temel amacı, topluma hizmet etmek ve daha iyi bir gelecek inşa etmektir. Ancak yalnızca karamsarlık yayan bir yaklaşım, bu amaca hizmet etmez.

Devamlı olumsuzluklarla gündemde kalan bir siyaset anlayışı, toplumu umutsuzluğa sürükleyerek üretkenliği azaltır, kutuplaşmayı artırır ve gerçek çözümleri gölgeleyerek demokrasiyi zayıflatır. Bu nedenle, eleştirinin yanında yapıcı öneriler sunmak, toplumun ilerlemesine katkı sağlamak açısından büyük önem taşır.

Sürekli her konuda bir sorun aramak ve bunu yargıya ya da polise taşıma tehdidinde bulunmak, bireyin hem psikolojik sağlığına hem de sosyal ilişkilerine ciddi zararlar verebilir. Öncelikle, bu tutum kişinin stres seviyesini artırır. Devamlı bir çatışma hali içinde olmak, zihinsel ve duygusal yorgunluğa yol açarak huzursuzluğa neden olabilir. Bu durum zamanla kaygı bozuklukları ve öfke kontrol sorunlarına zemin hazırlar.

Sosyal açıdan bakıldığında, sürekli şikâyet eden biri, çevresi tarafından olumsuz algılanmaya başlar. İnsanlar, sürekli sorun çıkaran ve çözüme değil çatışmaya odaklanan kişilerle vakit geçirmek istemez. Bu da kişinin yalnızlaşmasına ve toplumsal ilişkilerinin zayıflamasına neden olabilir.

Ayrıca, hukuki süreçlere gereksiz yere sürekli başvurmak, zaman, maddi kaynak ve enerji kaybına yol açar. Mahkemelerde ya da emniyet güçlerinde gereksiz yere vakit harcamak, kişinin asıl önemli meselelerine odaklanmasını engeller. Bu tür bir yaklaşım, bireyin iş ve özel hayatındaki verimliliğini de düşürebilir.

Sürekli sorun arayan ve şikâyet mekanizmasını bir tehdit unsuru olarak kullanan birey, uzun vadede kendisine zarar verir. Çözüm odaklı ve dengeli bir yaklaşım, kişinin hem ruh sağlığı hem de sosyal yaşamı için daha faydalıdır.

Muhalefet partilerinin ve taraftarlarının, yaşadıkları ülkenin çöktüğünü söylemesi, siyasi mücadelede sıkça kullanılan bir söylem olsa da, bunun gerçeği ne ölçüde yansıttığı önemlidir. Eleştiri ve muhalefet, demokrasinin temel unsurlarından biridir. Ancak bir ülkenin tümden çöktüğünü iddia etmek, toplumsal güveni zedeleyebilir ve ekonomik, siyasi istikrarı olumsuz etkileyebilir. Kanaatim böyle söylemlerin etkisi altına girmenin doğru olmadığıdır!

Oysa geleceği inşa etmek için eleştirmek kadar üretmek de gereklidir. Unutmayalım ki, 'Gölge eden çok olur ama ağaç diken azdır.'
Bu haber 698 defa okunmuştur

:

:

:

: