Simon Aykut’un ailesi, yarın Yahudilerin Mısır’da kölelikten kurtuluşunu simgeleyen Hamursuz Bayramı’nı (Pesah) kutlamaya hazırlanırken, babalarına bu çağda hala daha Rum Cezaevi’nde “modern köle” muamelesi yapıldığını iddia etti.
Simon Aykut’un ailesi, yarın Yahudilerin Mısır’da kölelikten kurtuluşunu simgeleyen Hamursuz Bayramı’nı (Pesah) kutlamaya hazırlanırken, babalarına bu çağda hala daha Rum Cezaevi’nde “modern köle” muamelesi yapıldığını iddia etti.
Simon Aykut’un oğlu Jack Afik ve ailesi sosyal medyada yayınladığı klipte “Salı günü Mısır’daki kölelikten kurtuluşumuzu kutluyoruz ama Simon Aykut hala da Rum Cezaevi’nde modern köle muamelesi görüyor” açıklaması yaptı.
Hamursuz Bayramı, Nisan ayının 15. günü başlıyor.
Ancak 75 yaşındaki kanser hastası Simon Aykut, KKTC’ye yatırım yaptığı gerekçesiyle bu bayramı cezaevinde geçirecek.
Türkçede çok güzel bir deyim var. Halk Anadolu’da böyle durumlar için “Gemiye azıya aldı” der…
Rumların bu tavrı için bu söz az bile kalır. Anlamı, “azgınlaşıp söz dinlemez olmak” demektir…
Rum yönetiminin durumu da aynen budur.
Kıbrıslı Türk müteahhit ve Noyanlar Şirketler Grubu’nun sahibi Ahmet Noyan da hafta sonu Dubai’ye giriş yaptığı sırada ülkeye alınmadı.
Ahmet Noyan’ın Dubai’de de yatırımları olduğu ve daha önce birçok kez gittiği ülkede hiçbir sorunla karşılaşmadığı belirtiliyor.
Ancak hafta sonu sınır kapısından dönen Ahmet Noyan hakkında Rum yönetiminin tutuklama istediği iddia ediliyor.
Birleşik Arap Emirlikleri, bu talebi yerine getirmek yerine Ahmet Noyan’ı ülkeye almamakla yetindi.
Söz konusu talebin AB üyesi ülkelere de gittiği, Kıbrıslı Türk yatırımcıların AB üyesi ülkelere girişte de tutuklanma tehdidiyle karşı karşıya kalabileceği öne sürülüyor…
Peki bu ne anlama geliyor?
Yerleşik Uluslararası Hukuk'ta, bu tür anlaşmazlıklarda kaybedilen mülkler için tek çözüm tazminattır.
Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) da bu konuda arabulucu olarak AB hukukuna girmiş bir çözüm yoludur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, TMK’yı bir iç hukuk yolu olarak açıkça tanıyor.
Rum yönetimini tutumu, AB tarafından onaylanan TMK çözümüyle de tamamen çelişiyor.
Yani bir yandan, Rum halkının tazminat talep edebileceği bir çözüm var. Ancak diğer yandan Rum yönetimi, mülkiyetle ilgili belirlediği kişileri tutuklayıp AB ilkelerine saygı göstermeden hapse atıyor.
KKTC bu baskı altında nasıl gelişebilir?
En önemlisi TMK’yı finanse etmek için nasıl vergi toplayabilir?
KKTC'nin Güney Kıbrıs üzerinde yaratabileceği tek baskı, bu çelişki çözülene kadar tazminat taleplerini ödemeyi durdurmaktır.
Rumların sözde gasp yasası derhal kaldırılmalı ve siyasi rehineler derhal serbest bırakılmalıdır.
Temel Avrupa Birliği Antlaşması 'insan onuruna, özgürlüğe, demokrasiye, eşitliğe, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygı' üzerine kurulmuştur.
Bir devlet bu ilkeleri ihlal etmeye devam ederse, AB'nin 7. maddeyi uygulama hakkı vardır.
Bir devlet AB değerlerini (insan hakları ve hukukun üstünlüğü) ısrarla ihlal ederse, AB o devletin oy kullanma haklarını askıya alma yetkisine sahiptir.
Rumlar gerçekten müzakere masasını kurulmasını istiyorsa, bu hukuksuz tutumu terk etmelidir. Bu onlar için bir samimiyet testidir. Bizden söylemesi…