Kıbrıs'ta çözüme en çok yaklaşılan dönem olan Annan Planı Referandumu üzerinden 21 yıl geçti…
2004 Annan Planı halkoylaması, Kıbrıs Adası'nda yaşayan ve 1963'ten bugüne ayrı olan iki toplumu iki kesimli tek devlet bünyesinde birleştirmek amacıyla dönemin Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanmış bir plandı.
24 Nisan 2004 tarihinde halkoylaması yapılmıştı.
Kıbrıslı Rumlar Annan Planı’na yüzde 75 hayır derken, Kıbrıslı Türkler ise yüzde 64 evet demişti.
O yüzden hayata geçmedi.
Kıbrıslı Türklere o referandumun ardından verilen hiçbir söz tutulmadı. Rumlar ise AB’ye tam üye yapılarak adeta ödüllendirildi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Annan Planı referandumunun 21. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar ve engellemelerin kaldırılması” çağrısında bulundu.
Bu haklı çağrıyı 21 yıl sonra görmelerini elbette beklemiyoruz. Ama bu konuda Avrupa’nın ikiyüzlü tutumunu dile getirmekten çekinmeden yola devam etmeliyiz.
Annan Planı’nın ardından çok sular aktı.
Uluslararası gelişmeler Güney Kıbrıs ne isterse istesin bugün Kıbrıs’ta bir çözümü dayatıyor.
Ada TV’ye konuk olan Prof. Dr. Mehmet Çağlar, Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) adıyla ABD’nin öncülüğünde geliştirilen ticaret koridoru projesine Türkiye’nin de dahil edildiğine dikkat çekti.
Hindistan'ı Körfez ülkeleri ve Avrupa'ya bağlayacak koridorun Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasındaki ticaret bağlantılarını genişleterek ekonomik kalkınmayı teşvik etmesi planlanıyor.
ABD'nin bu planla temel hedefi Çin’in Orta Doğu'dan izole edilmesi.
Plan en başta kurgulanırken Türkiye içinde yoktu.
Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Türkiyesiz bir koridor olmaz. Doğu'dan Batı'ya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda.' diyerek tavrını net bir şekilde ortaya koyunca ABD Türkiye’yi de plana dahil etmek zorunda kaldı.
Uluslararası arenada yaşanan bu gelişmelerin Kıbrıs’ta bazı etkileri olacağını ifade eden Prof. Çağlar, “Kıbrıs’ta şekli ne olur bilmiyorum ama bir çözüme gidileceği ortadadır. Adı federasyon olur, gevşek federasyon olur, konfederal ağırlıklı bir federasyon olur. Ama bir şey yapılmaya çalışılıyor. Buradan rahatsız olanlar var. Kıbrıs satılıyor söylemini kullananlar bu kesimlerdir” ifadelerini kullandı.
Bu tespit sadece Prof. Mehmet Çağlar tarafından değil, pek çok uluslararası ilişkiler uzmanı tarafından da dile getiriliyor.
Sözün özü Kıbrıs’ta önümüzdeki aylarda sürpriz gelişmeler yaşanabilir. Bizden söylemesi…