Güney’de Kıbrıslı Türklere yönelik tutuklamalarla yaşanan kriz giderek tırmanıyor.
Şu gerçeği hepimizin artık anlaması gerekiyor.
KKTC’nin verdiği tapuyu yok saymak bizim devletimizi yok saymak anlamına gelir.
Rum yönetimi, “Sizin verdiğiniz tapuyu yok sayıyoruz” diyor.
Bu anlayış sadece KKTC’yi yok saymak değil, Kıbrıs Türkünü de yok saymaktır.
Kıbrıs Türkünün tüm değerlerini, tüm yasalarını, tüm organlarını yok saymak anlamına gelir.
“Bana dokunmaya yılan bin yaşasın” mantığıyla hareket edersek, bugün iş insanlarını tutuklayanlar yarın elinde bir tane ev olan Kıbrıs Türkünün de kapısını çalacaktır.
İşte bu noktada bizim toplum olarak milli bir duruş sergilememiz gerekir. Bunun başka yolu yok.
Bakın İskele’de yaşananlara…
Beş Rum, askeri bölgeyi geçerek sözde KKTC’ye giriyor. Kıbrıs Rum mallarına yapılan inşaatlarla ilgili bilgi toplarken yakalanıyor.
Konu şu anda yargıda.
Birleşmiş Milletler ayağa kaktı.
Bu kişilerin KKTC’de topladıkları belgelerle Güney’deki mahkemelere yasadışı delil uydurmaya çalıştığı güçlü bir iddia olarak şu an yargıda.
Aslında 1984 yılında çıkardıkları kendi yasaları da Rumların bu tutuklamaları yapmalarını engelliyor.
Öyle görünüyor ki, 44-1984 sayılı yasa Güney’deki bütün mülkiyet tutuklamalarının altını boşalttığı için ajanlarını KKTC’ye bilgi ve belge toplamaya gönderdiler.
Ancak devletimiz de elbette durumun farkında.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar dün makamında Safa Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özmen Safa önderliğine Star Kıbrıs Medya Grubu’nu ağırladı.
Toplantıda İskele’de beş Rum’un ajanlık iddiasıyla tutuklanmasının ardından yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, şunları söyledi:
“Bu ülkenin kanunları, nizamı, polisi, güvenliği var. Bütün bunlara meydan okuyarak orada casusluk faaliyetleriyle benim her türlü güvenliğimi oluşturan kuralların hilafına casusluk faaliyetleriyle belge toplayıp, bu belgeleri karşı tarafta mahkemelerde bizi mahkum etmek için kullanmalarını asla kabul etmeyiz. Ben Cumhurbaşkanı olarak tüm kurumlara, polisime, askerime kim ise yetkili herkese bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Bize karşı böyle siyasi bir saldırıya karşı herkes tedbirini alsın.”
Sözün özü devlet seferber olmuş durumda. Biz de vatandaş olarak bu noktada daha duyarlı olmalıyız. Bizden söylemesi…