Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Uzun’un açıklamaları, Güneşköy Trafo Merkezi’nde yaşanan patlamadan daha az sarsıcı değil.
Patlamadan önce kurumun iki kez siber saldırıya uğradığını söylüyor. Dahası, “sabotaj” ihtimali artık açıkça telaffuz ediliyor. Bu sadece teknik bir arıza değil; kamu güvenliğine doğrudan saldırıdır.
Türkiye’den gelen teknik ekiplerin incelemeleri sonucu netleşecekmiş…
Peki o zamana kadar ne olacak? Milyonlarca liralık zarar, iş dünyasının kaybettiği iş gücü, üretim hatlarının durması, market raflarında eriyen gıda ürünleri, vatandaşın buzdolabında çöpe giden yiyecekler…
Bunlar kimsenin umurunda değil mi?
12 saatlik elektrik kesintisi sadece karanlıkta kalmak demek değil; bu, modern hayatın felç olması demek.
Sağlık cihazına bağlı hastalar ne oldu? İş yerinde veri kaybeden işletmelerin zararını kim karşılayacak? Bütün bu kayıpların hesabını kim, nasıl verecek?
Daha önce yapılan acıkmalara bakarsa bugün artık elektrik kesintileri son bulacak.
Ancak bu iş “inceliyoruz” diyerek geçiştirilemez.
Eğer gerçekten bir sabotaj varsa, bu ülkenin enerji altyapısı göz göre göre hedef alınmış demektir. Üstelik bu, daha önce iki kez siber saldırıya uğrayan bir kurumda yaşanıyor.
Demek ki birileri ya işini ciddiye almıyor ya da kapasite bu kadar!
İki kez uyarı zili çalmış, üçüncüde bomba patlamış gibi… Biz hâlâ “olasılık” konuşuyoruz.
Bir kamu kurumunun, özellikle de elektrik gibi hayati bir hizmetin başındaki yöneticilerin, sadece teknik açıklama yapmakla yetinmesi kabul edilemez.
Şeffaflık, hesap verilebilirlik ve derhal önlem şart. Eğer KIB-TEK, “sabotaj” gibi ağır iddiaların muhatabı olacaksa, bu ülkenin her vatandaşı tehdit altındadır.
Artık bahane zamanı geçti. Enerji altyapısı stratejik güvenlik meselesidir. Bu tür olaylar “trafoda patlama oldu” basitliğiyle geçiştirilemez. Gereken önlemler alınmazsa, yarın sadece karanlıkta değil, çaresizlikte de boğuluruz. Ve işte o zaman, “vay halimize” demek bile lüks olur. Bizden söylemesi…