Hukuk devletine kelepçe vurmayalım

Avukat Murat Metin Hakkı’nın mahkemeye çıkarılırken kelepçelenmesi, yalnızca bir bireyin maruz kaldığı muamele değil, ülkemizin hukuk anlayışının da sorgulandığı bir vaka haline geldi.

Avukat Murat Metin Hakkı’nın mahkemeye çıkarılırken kelepçelenmesi, yalnızca bir bireyin maruz kaldığı muamele değil, ülkemizin hukuk anlayışının da sorgulandığı bir vaka haline geldi.
Görüntüler kamuoyuna yansır yansımaz büyük bir infial yarattı. Cumhurbaşkanından yüksek yargı başkanlarına, tüm siyasi parti liderlerinden barolara kadar geniş bir kesim bu uygulamaya karşı tepki gösterdi. Tepkilerin ortak paydası ise “masumiyet karinesi” oldu.
Masumiyet karinesi, modern hukuk devletinin en temel ilkelerinden biridir. Bir kişi, suçluluğu kesinleşene kadar masum kabul edilir.
Oysa Murat Metin Hakkı’ya yapılan muamele, daha baştan suçluymuş gibi toplumun önüne konulmasına neden oldu. Hele ki bu kişinin bir avukat, yani hukuk insanı olması, meseleyi daha da hassas hale getirdi.
Çünkü avukatlık, yalnızca bireysel bir meslek değil, aynı zamanda adalet mekanizmasının en kritik unsurlarından biridir. Bir avukata yapılan muamele, dolaylı olarak savunma hakkına yapılan muameledir.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın “ilgili mevzuatta derhal değişiklik yapılmalı” çağrısı önemlidir.
Gerçekten de mevcut mevzuatta kelepçenin ne zaman kullanılacağı net şekilde düzenlenmiş olsa da, uygulamada keyfiliğe açık kapı bırakıldığı görülüyor.
Oysa güvenlik gerekçesi dışında, kaçma ihtimali ya da başkasına zarar verme tehlikesi bulunmayan durumlarda kelepçe takılması ne insan onuruyla bağdaşır ne de çağdaş hukuk devleti anlayışıyla.
Bir başka önemli nokta ise kamuoyu algısıdır. Kelepçelenmiş bir görüntü, toplumun zihninde kişiyi daha mahkeme kararı çıkmadan mahkûm eder. Bu da kişilik haklarının ihlali anlamına gelir. Hele ki Murat Metin Hakkı gibi tanınmış bir isim söz konusu olduğunda, bu durum bir itibar suikastına dönüşür. İnsanların onurunu, mesleki kariyerini ve sosyal statüsünü hiçe sayan bu yaklaşım, toplumsal güveni de derinden sarsar.
Bugün Murat Metin Hakkı’dır, yarın başka bir vatandaş olabilir. Bu nedenle mesele sadece bir avukatın yaşadıkları değildir; hepimizin hukuk güvencesiyle doğrudan ilgilidir. Hukuk devleti, vatandaşına adalet mekanizmasının adil ve insan onuruna saygılı işlediğini hissettirebildiği ölçüde güçlüdür.
Çağımızda artık fiziki zincirlerle değil, adaletin güven verici zincirleriyle insanları bağlamak gerekir. Masumiyet karinesi sadece bir hukuk kuralı değil, aynı zamanda toplumun vicdanını koruyan evrensel bir değerdir. Bize yakışan, bu çağ dışı uygulamayı geride bırakmak ve insan onurunu merkeze alan bir yargı düzenini inşa etmektir. Bizden söylemesi…
Bu haber 8 defa okunmuştur

:

:

:

: