Simon Aykut ve BM Raporu’nun Önemi

Kıbrıs meselesi yarım asırdan fazladır uluslararası siyasetin en çetrefilli dosyalarından biri olmaya devam ediyor.

Kıbrıs meselesi yarım asırdan fazladır uluslararası siyasetin en çetrefilli dosyalarından biri olmaya devam ediyor. Çözümsüzlüğün bedelini çoğu zaman sıradan insanlar, günahsız masumlar ödüyor. Bugün bu trajedinin somut örneği, yaklaşık 500 gündür güneydeki cezaevinde tutulan 74 yaşındaki kanser hastası Simon Aykut’tur. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçtiğimiz günlerde dile getirdiği gibi, Birleşmiş Milletler’in bu konuda hazırlayacağı rapor sadece bir hukuki belge değil, aynı zamanda bir vicdan testidir.
Simon Aykut’un hikâyesi basit bir adli mesele değil, apaçık bir siyasi rehine vakasıdır. Rum yönetimi, mülkiyet konusunu Kıbrıs meselesinin kilit taşı olarak görürken, bu alanda uluslararası hukuk normlarını hiçe sayarak Aykut’u adeta bir pazarlık unsuru haline getirmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) aldığı tüm kararları görmezden gelen, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun varlığını inkar eden bu tutum, aslında Rum yönetiminin zihniyetini ele vermektedir. İnsan hakları ve adalet ilkeleri, konu kendi siyasi çıkarlarına dokunduğunda bir kenara itilmektedir.
Burada dikkat çekilmesi gereken nokta, Avrupa’nın da bu tablo karşısında büyük bir sınavla karşı karşıya olduğudur. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi, kendi yasalarını ve mahkemelerinin kararlarını hiçe sayan Güney Kıbrıs’a karşı şimdiye dek yeterli baskıyı uygulayamamıştır. Bu sessizlik, sadece Simon Aykut’un değil, adalet arayan tüm mağdurların umutlarını törpülemektedir. Eğer Avrupa, kendi normlarını savunamayacaksa, başkalarına demokrasi ve insan hakları dersi verme hakkını da kaybetmiş demektir.
Tam da bu noktada BM’nin hazırlayacağı rapor hayati bir önem taşımaktadır. Bu rapor, sadece Simon Aykut’un özgürlüğüne giden yolu aydınlatmakla kalmayacak, aynı zamanda Avrupa’nın Rum yönetimine karşı uygulayacağı baskının da temelini oluşturacaktır.
Sonuçta mesele bir insanın özgürlüğünden öte, bir toplumun onuru, bir halkın adalet arayışıdır. Simon Aykut’un durumu, Kıbrıs sorununun insani boyutunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Uluslararası camianın sessiz kalmaması, insan haklarının ve adaletin evrensel olduğunun ispatı olacaktır. Aksi halde tarih, hem Güney Kıbrıs’ı hem de bu haksızlığa seyirci kalanları ağır bir şekilde yargılayacaktır. Bizden söylemesi…
Bu haber 23 defa okunmuştur

:

:

:

: