Dünya gezegeni içerisinde ne kadar güvendeyiz? Güvende olduğumuz zamanlarda mutluluk hormonumuz artıyor mu? Kısacası, aynı zamanda mutlu muyuz? Güvende olmanın ne olduğunu, bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyor muyuz ya da az çok yaşamımızda iş, okul, ev, eğlence, eğitim, arkadaş ortamlarında güncel bir konu olarak konuşup tartışabiliyor muyuz? Yoksa, güvende olduğumuz hissetmek mi bizlere iyi hissettiriyor?
Yaşam Nerede Güzel?
Yaşam, kötü bir şey düşünmeden, olumlama yaparak geçirilen zamanda mı güzel; yoksa güvende olamayacağımızı bildiğimiz halde o yerlere gitmeye cesaret bulduğumuz, o yerlerde yaşamaya karar verdiğimiz, tam anlamıyla güvenemediğimiz o insanlarla birlikte bir yaşam geçirip güveni ya da güvensizliği deneyimlemek durumunda kaldığımızda, bu deneyime kendi rızamız olduğunda mı güzel? Yaşam, nerede güzel? Yaşamın güzelliği, güvende mi güvensizlikte mi daha iyi? Herkese göre değişir. Kimi, önceki deneyimlerine göre bir daha asla kimseye, hiçbir şeye; dünyaya güvenemem diyor; kimisi de bu dünyada güveni yaratabilmek için güven duygusunun insanoğluna vermiş olduğu huzur, mutluluk duygusuna sıkıca sarılıp güvensizliği reddediyor. Peki, bu iki duygunun arasında sıkışıp kalanlar? Bazen güvenmek isteriz; gerçekten güvenmek. Tam da akıştayken, güvenin merkezine doğru yolculuk yapmaya başlamışken güven duyduğumuz biri ya da bir şey bize ihanet ediyor. Bu, bazen senelerce tanıdığımız bir aile, arkadaş, dost, sevgili olurken bazen de bir iş, para, ülke, ev olabiliyor. Zaman zaman kime, neye güvenebileceğimizi kavrayamayabiliyoruz. Yaşam, galiba arada yaşamakla güzel. Güven ve güvensizlik arası bir şey, yaşamak. Herkes, sık sık arada kalmayı deneyimlemiştir.
Yaşamak Kendine Güvenmekle Eşdeğer
Yaşamak, seçimdir; yaşamak, kendine şans tanımaktır. Kendi yaşamını seçerken, kendine şans tanırken kendini de yaşıyorsundur. Daha da önemlisi, kendine güveniyorsundur. Kendine, yaşamın akışına, yaşamdaki bu ilahi plana güvenirsen; yaşam sınavlarını kolaylıkla geçebilirsin. Karşımızdaki kişilerin bize her türlü yanlışı yapabileceğini bilmemize rağmen; yaşamımızı mutlu, huzurlu yaşayabilmek, ancak ve ancak kendimizi duyumsamakla mümkün. Dünyadaki bu ilahi düzene güvenmekle, kendine güveniyorsun, ilişkine güveniyorsun, yaşama güveniyorsun. Her ne yaşanırsa yaşansın yaşam, kendini güvende hissetmeye değiyor. Güven duygusunu severek sevilerek artırabilirsiniz. Çok sevilen bir birey, topluluk içerisinde daha güvende, daha mutlu, daha başarılı, daha huzurlu, daha zengin. Güven, en bilinen tabirle anne karnında başlar. O zamandan ileriki zamanlara kadar var olan bu güven duygusu, daha ileriye taşınır. Yaşamda seçtiklerimizi; seçmeyip bir kenara attıklarımızı gösterir.
Yaşamak Yaşamayı Bilirsen Kolay
Her zaman söylerim. Uzun uzadıya düşünmezsen, kendini ilahi akışa bırakırsan, sevgiyi derinliklerinde hissedersen, seçimlerini kalp mantık ikilisindeki yüzde elli pay oranını gözetirsen yaşamak, kolay değil; çok kolay olur. Yine de yaşamın içersinde kendimize, karşımızdakilere, var olan canlıya, cansıza ne kadar güvenmeliyiz? Sorusuna cevap verecek olan sizlersiniz; sizin yaşanmışlıklarınız. Yazımı, yaşamı benim bakış açıma tam da ters bir şiir örneğiyle bitirmek istiyorum. Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıyan ve Orhan Veli olarak tanınan Türk şairin ‘Yaşamak’ adlı şiiri:
“Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yar üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine.
Bin türlü mavi akar Boğaz'dan
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte,
Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil, bu dünyadan ayrılmak.”