Son sözü sandık söyler!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti siyasetinde seçim atmosferi her zaman hararetli olmuştur. Ancak bu kez, tartışmalar sadece politik çizgiler arasında değil, devletin temel ilkeleri üzerinde de dönüyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti siyasetinde seçim atmosferi her zaman hararetli olmuştur. Ancak bu kez, tartışmalar sadece politik çizgiler arasında değil, devletin temel ilkeleri üzerinde de dönüyor.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Sözcüsü Sıla Usar İncirli’nin Ada TV ekranlarında yaptığı açıklamalar, seçim yarışının ötesinde, demokrasinin özüyle ilgili önemli bir hatırlatmayı içeriyor: “Bu ülke, her ne olursa olsun hukukun üstünlüğünü esas almış bir ülkedir.”
Bu cümle, belki de içinde bulunduğumuz sürecin en önemli mesajıdır. Zira bugün tartışılan mesele, kimin müzakereci olacağı ya da kimin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağı değil, seçim sonrasında bu ülkenin kurumlarına, anayasasına ve halkın iradesine duyulacak saygıdır.
İncirli’nin “Kim olduklarını zannediyorlar?” tepkisi aslında kişisel bir öfke değil, demokratik değerlerin hiçe sayılmasına karşı yükseltilmiş bir ses olarak okunmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı makamı, kişisel hırsların veya parti çıkarlarının değil, halk iradesinin temsilidir.
Seçim meydanlarında söylenen her söz, atılan her adım, bu bilincin gölgesinde şekillenmelidir.
İncirli’nin de vurguladığı gibi, “Sandık kapandığında sonuçlara saygı göstermek herkesin boynunun borcudur.”
Bu sadece bir siyasi nezaket değil, demokratik bir zorunluluktur.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın sözlerini de unutmamak gerekir.
“Kazanırsam Erhürman’ı kutlayacağım, o kazanırsa beni kutlayacak mı?” diye sorması, belki de siyasetin rekabet boyutundan öte, toplumsal uzlaşıya dair bir beklentiyi yansıtıyor.
Evet, burası küçük bir ülke. Yarın yine aynı sokaklarda, aynı sofralarda, aynı toplumsal kaderi paylaşacağız. O hâlde neden bu yarışı kırıp dökmeden, incitmeden tamamlamayalım?
Demokrasilerde en büyük hakem halktır. Pazar akşamı sandıklar açıldığında, son sözü yine halk söyleyecek.
O söz, her birimizin “başının, gözünün üstünde” olmalıdır. Çünkü o sadece bir seçim sonucu değil, bir toplumsal iradenin, bir ortak geleceğin ifadesidir.
Kuzey Kıbrıs’ın bugün en çok ihtiyacı olan şey, kazananın kaybedeni ezmediği, kaybedenin de sonucu hazmettiği bir siyasal olgunluktur.
Hukukun üstünlüğüne, demokratik teamüllere ve kardeşlik duygusuna sahip çıkmak hepimizin vazifesidir.
O yüzden bugün, partilerden bağımsız olarak, hepimizin kulağı aynı çağrıda olmalı:
Sandığın sözüne saygı, hukukun gücüne inanç ve birlikte yaşama iradesi… Çünkü bu topraklarda geleceği ancak birlikte kurabiliriz. Bizden söylemesi…
Bu haber 75 defa okunmuştur

:

:

:

: