Tarihi, belki de Kıbrıs Türklerinin, hatta adanın geleceğini değiştirecek bir adım atıldı Pazartesi gün. Neydi bu adım, Anamur’dan borularla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yılda 75 milyon metreküp su getirecek projenin ilk ayağı olan Alaköprü Barajı’nın temeli atıldı. Ve bu kez iş ciddi, ilk suyun ne zaman akacağının tarihi bile verildi törende, hatta saati bile. Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan törende projenin sorumlusuna sordu ve aldığı cevap netti. İlk su 7 Mart 2014’de KKTC’ye akacak ve saat 13.00’te diye yanıt verdi sorumlu. Ne güzel, saati bile planlanmış.
Evet bu kez iş ciddi. Geçmiş dönemlerde de birçok proje denendi Kuzey Kıbrıs’a su getirmek için. Balonla getirildi ancak o proje yürümedi. Başka planlar, programlar da yapıldı ama hep uzadı, hep yarım kaldı. Bu kez işin ciddiyeti açıkça görülüyor ve bu da Kıbrıs Türkleri’nin yüzünü güldürüyor. Bu projeyle artık geçmişte kalan ‘Yeşilada’ ismine belki yeniden kavuşulacak. Belki günlerce susuz kalan, tankerlerle evlerine su taşımak zorunda kalan Kıbrıs Türkleri, sağlıklı ve düzenli suya kavuşacak. Bu proje ile ilgili olarak söylenebilecek bir tek söz kalıyor. Teşekkürler Türkiye, Allah razı olsun.
Temel atma törenini izlerken, günlerdir Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkilileri arasında süren gerginliğin de bir nebze olsun azaldığını fark ettik. Törende Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Başbakan İrsen Küçük, Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan ve Devlet Bakanı Cemil Çiçek yan yana otururken, son zamanlarda birbirlerine yönelttikleri eleştirileri, söyledikleri sözleri unutmuş göründüler. Suyun temizliği, her şeyi silmiş görünüyordu.
Şimdi oturup bir kere daha düşünmek gerek. Türkiye, Kıbrıs Türk halkına her türlü yardımı bugüne kadar yaptı. Parasal olarak, güvenliğini sağlama anlamında, uluslararası alandaki siyasi mücadelesinde hep yanında oldu. Bu kez ülkenin bir kara talihini daha silmek amacıyla çok büyük bir adım daha atıyor ve hayat anlamına gelen suyu bizlere gönderiyor.
Peki, sormak gerekmiyor mu? Ankara, ne paranı, ne memurunu, ne paketini diyenler, bu kez ‘suyunu da istemiyoruz’ diyebilecekler mi?
Hadi bakalım, oturun ve bir daha düşünün.