Daha iki yıl öncesine kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yöneten Cumhuriyetçi Türk Partisi yöneticileri son günlerde ilginç içraatlara imza atmaya başladılar. Eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer ve arkadaşları, beş yıllık uygulamalarının hesabını verecekleri yerde, bu uygulamaları ve iktidardaki tutumlarını tamamen yok sayarak yeni bir siyasi çizgi izlemeye başladılar.
* * *
CTP Genel Başkanı Soyer, Salı günü, Gazimağusa’da AKEL heyetini ağırladı. Bu ziyaretten önce Kıbrıs Rum basınında, AKEL’in ‘kapalı Maraş’ bölgesini ziyaret edeceği duyuruldu.
Kapalı Maraş’ın, bir çözümden önce ve hiçbir karşılık almadan Rum tarafına devredilmesi için uluslararası alanda bir kampanya yürütüldüğünü sanırız bilmeyen kalmadı. Kıbrıs Rum tarafı, bunu duyurmak için olmadık şeylere bile tevessül ediyor ve Avrupa Parlamentosu üyelerini dikenli tellerden atlayarak Maraş’a sokmayı bile deniyor.
Sayın Soyer ve arkadaşları, bu kampanyadan habersiz olarak, AKEL heyetine kapalı Maraş etrafında tur attırıyor.
Bu eylemin amacı, Kıbrıs Rum tarafının kampanyasına katkı koymak değilse, ne olabilir? Yoksa CTP yöneticileri artık eylemlerinin sonucunu hesap edemeyecek kadar aymazlık içinde midir?
* * *
CTP’nin ikinci adamı konumundaki Genel Sekreter Kutlay Erk, kendini nihayet ‘istenmeyen adam’ ilan ettirmeyi de başardı.
KKTC’de iktidar olmayı hedefleyen her parti, Türkiye’den sonra en iyi ilişkileri Azerbaycan ile kurabileceğini bilmek zorundadır. Tamam, ortada uluslararası bazı gerçekler vardır ve Azerbaycan Cumhuriyeti, bu gerçekler nedeni ile KKTC ile tam anlamı ile yeterli ilişki kurmakta zorlanıyor. Ama Kuzey Kıbrıs ile Azerbaycan arasındaki siyasi temasları, ekonomik ve sosyal ilişkileri görmezden gelmeye kimsenin hakkı yoktur.
İşte bu Azerbaycan, CTP Genel Sekreteri Kutlay Erk’i ‘istenmeyen adam’ ilan etti.
Bildiğimiz kadarıyla Kutlay Erk, CTP Genel Başkanlığı’nı ve başbakanlığı düşünen bir siyasi kişiliktir. O kadar değilse bile, yeni bir CTP iktidarının dışişleri bakanlığına en yakın isim Kutlay Erk değil midir?
Bu Erk, Azerbaycan ile çalışamadıktan sonra, hangi devlet ile çalışarak KKTC’nin ilişkilerini genişletmeyi başaracak.
* * *
Söz CTP’den açılmışken, bu partinin iktidarda iken almayı düşündüğü ekonomik önlemlere, muhalefete düştükten sonra karşı çıktığını da hatırlatmamız gerekir.
İktidarda başka, muhalefette başka!
Elbette, iktidarda olmak ile muhalefette olmak ayni şey değildir ve bazı davranışların değişmesini beraberinde getirebilir ama, bu halk ciddi ekonomik soprunlarla boğuşurken, sırf muhalefet olsun diye önlem alınmasını engelleyen davranışlar içinde olmak, hangi sorumluluk anlayışı ile bağdaşır?
* * *
KKTC’de iktidar olmak ve halk yararına işler yapmak isteyen hiçbir siyasi parti, Türkiye ve Türk dünyası ile çalışma zeminini yok edemez, etmemelidir. CTP liderlerinin son günlerdeki uygulamaları, artık iktidar olmayı düşünmediklerini gösteriyorsa çok yazık!
CTP, uzun yıllardan sonra, büyük umutlarla KKTC’deki düzeni değiştirmek için iktidara geldi ama başarılı olmadı. Şimdi de muhalefette bir başarısızlığa imza atarsa, bu halka büyük zarar vermiş olacak ve belki de misyonunu tamamlamış olacaktır.