Bir süreden beri, Girne’ye yüksek bina yapılmasını tartışıyoruz.
Girne’ye yüksek bina yapılması veya başka bir yatırım, kolaylıkla eleştirilebilir veya akla gelebilecek pek çok şey söylenebilir:
- Girne’nin karakteri bozulacak… Sanki varmış gibi…
- Girne’nin alt yapısı, böyle binaları kaldırmaz… Sanki şimdiki binaları veya atıkları kaldırıyormuş gibi…
- Yüksek bina havamızı kesecek… Yok daha neler!!!
* * *
Neyse, bütün bunları aklımız kestiğince tartışabiliriz ve tartışıyoruz.
Ama tartışmamız gereken bir husus daha var: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, bir hukuk devleti mi? Ve bir hukuk devletinin normları içinde kalkınmak istiyor muyuz?
KKTC’de sıkça yaptığımız tartışmalardan biri ‘yatırım iklimi’ ile ilgilidir. İmar mevzuatı başta olmak üzere, hukukun üstünlüğü ve kanunlarla belirlenmiş hakların korunması, bir ülkede yatırım ikliminin iyileşmesi için başta gelen unsurdur.
Kuzey Kıbrıs’ta yapılan bütün tartışmalarda da bu hususun altı özenle ve önemle çizilmektedir: Yatırımcılar, bütün devlet birimlerinden hukuka uygun ve zamanında hizmet alabilmelidir; aksi takdirde o ülkeye yatırım beklemek boşunadır.
* * *
Yüksek bina tartışmasına isterseniz bir de bu açıdan bakın…
Yatırımcılar, kanunlara uygun olarak izin almış veya izin başvurusunda bulunmuştur. Ama alınan izinlere uygun bina yapılması engellenmek istenmektedir. Girne Belediyesi, izin başvurularına yanıt bile vermeyerek yatırımcıları büyük bir belirsizliğe itmiştir.
İmar Planı yapılsınmış…
Elbette yapılsın!
Ama bu planların yapılması için yıllardan beri kıllarını bile kıpırdatmayanlar, mevcut belediye başkanı, eski Cumhurbaşkanları ve bakanlar, şimdi sıraya girmiş, 30 yıldan beri yapmadıkları işi, yatırımcının karşısına engel olarak çıkarmaya çalışıyorlar.
Belki de üzerinde asıl durulması gereken soru şudur: Biz KKTC’de yatırım istiyor muyuz; istemiyor muyuz?
* * *
Dünyanın en büyük alkollü içki üreticisi Diageo, geçtiğimiz haftalarda Türkiye’deki Mey İçki’yi 2.1 milyar dolara satın almıştı.
Türkiye, içki konusunda hassas bir ülke; her an bazı yasakların gelmesi beklenebilir. Bu nedenle Diageo’nun başkanı Andrew Morgan, bundan korkup korkmadıklarına dair bir soruya muhatap olduğunda, ‘Türkiye’de içki yasaklamaya dönük eylemler olduğu söyleniyor ama görüştüğümüz bakanlardan böyle bir izlenim almadık. Hükümet gelecekte de alkollü içkiler sektörüne karşı dengeli olacaktır’ diye yanıt vermiş…
Güvenilir kamu görevlilerine sahip olmak işte böyle sonuçlar verir: J&B, Johnnie Walker, Smirnoff, Gordon’s gibi ünlü markaların sahibi İngiliz Diageo, Mey İçki’ye 2.1 milyar doları, Türk yetkililerin sözlerine güvendiği için verdi.
* * *
Kanunlara tamamen uygun alınan izinler bile geçerli olamayacaksa veya yatırımcılar başvurularına yasal süre içinde yanıt bile alamayacaksa; söyleyin Allah aşkına, bizim yöneticilerimize kim güvenerek yatırım yapabilir?
Tekrarlamakta yarar var…Bizim asıl tartışmamız gereken soru şudur: Yatırım istiyor muyuz; istemiyor muyuz?