Birkaç gündür, gazetelerimizde Girne-Karaoğlanoğlu’nda yolu işgal eden bir binanın yıkılması gerektiğine ilişkin haberler okuyoruz.
Çevre sakinleri, gazetecilerle konuşmalarında, sözkonusu binanın ölümlü kazalara neden olduğunu anlattılar ve hepimizin hafizasında korkunç izler bırakan kazaları anımsattılar.
* * *
Ekonomik ve sosyal sorunları tartışırken, insanlığın ürettiği temel değerleri hafife alma; buna karşılık can ve mal güvenliğini önplana çıkarma eğilimimiz var.
Karaoğlanoğlu’ndaki bina, yıllarca önce kamulaştırılmış… Karayolları Dairesi, sözkonusu yolu genişletirken binayı yıkmayı düşünmemiş, umursamamış, kamulaştırma kararının gereğini yerine getirmemiş… Girne Belediyesi, bugünlerde sözkonusu bölgede dranaj kanalları inşa ediyor… Daha önce de bölgeye kaldırım yapılmıştı… Her iki yatırım da gerçekleşirken, yıkılmak için kamulaştırılmış olan sözkonusu bina es geçilmiş… Girne Belediyesi, bugünlerde dranaj kanalları inşaa ederken de binayı yine es geçiyor.
* * *
Aslında bizim sormamız gereken esas soru şudur: Bir kamu kuruluşunun veya bu tür kuruluşların başında bulunan sorumlu kişilerin, böylesi bir mahkeme kararını ‘es geçmek’ hakkı var mı?
Mahkeme, sözkonusu binanın yıkılmasına karar vermişse, Karayolları Dairesi veya Girne Belediyesi bu kararı icra etmekle yükümlü değil mi?
Bugünlerde, mahalle sakinleri gazetelere bina ile ilgili demeçler veriyorlar. Sözkonusu binayı halen kullanan vatandaşımız ile diğer mahalle sakinleri arasında oluşabilecek düşmanlıktan görevlerini yerine getirmeyen kamu görevlileri sorumlu tutulamaz mı?
Sözkonusu binanın yıkılması gerektiğini savunmak için, mahalle sakinleri neden ölümlü kazaları hatırlatmak ihtiyacı hissediyor? Sözkonusu bölgede, ölümlü kazalar yaşanmamış olsa, bu mahkeme kararının uygulanması gerekmeyecek miydi? Bir mahkeme kararının uygulanması için ille de ölümlü kazaların mı yaşanması gerekir?
* * *
Geçen günlerde, Girne’deki yüksek bina tartışmalarında da ‘hukuk devleti olma zorunluluğuna’ dikkati çekmiştik. Şimdilerde, Belediye Başkanı’nın, daha önce verilen olumlu görüşleri geri almak için Belediye Meclisi’nden karar çıkarttırmaya çalıştığı haberleri geliyor. Böyle birşey mümkün mü ve hukuk devleti anlayışı ile bağdaşır mı?
Karaoğlanoğlu’nda mahkeme kararı ile yıkılmasına karar verilen ama birtürlü yıkılmayan binayı da dikkate alarak artık ‘hukuk devleti’ olmaya biraz daha fazla önem vermek gerektiğini vurgulamak istiyoruz.
Hukuk devleti olmak, siyaset felsefecilerinin ürettiği bir fantazi değildir. Hükük devleti olmak, bir bütün olarak daha kaliteli bir yaşam, ekonomik refah ve demokrasi için bir zorunluluktur.
Kıbrıs Türk halkı, ister seçilme, ister atama ile göreve getirdiği yöneticilerini, artık ‘hukuk devleti ilkelerine’ bağlılıkları ile değerlendirmeli ve sınamalıdırlar. Düzgün, adil bir yönetim talep ediyorsak, bize düşen görevlerden biri de budur.