Hükümet sorunu, ekonomik sorunlar, Türkiye ile ilişkilerde yaşanan gerginlikler derken, Kıbrıs sorunu ile ilgili gelişmeleri neredeyse unuttuk.
Hükümet sorunu, ekonomik sorunlar, Türkiye ile ilişkilerde yaşanan gerginlikler derken, Kıbrıs sorunu ile ilgili gelişmeleri neredeyse unuttuk.
Tamam, müzakere sürecinde fazla bir ilerleme beklenmiyor; bu nedenle Perşembe geceki akşam yemeği bile basında yeterince yer bulmadı. Daha önce menüden, toptantıya ilk hangi liderin geldiğine dair bütün ayrıntılara meraklı olan basın mensupları, bu kez görüşme sonrasını bile beklemeden uykuya çekildiler.
* * *
Ne var ki, müzakereler verimsizliğe itilmiş olsa bile, özellikle Avrupa Birliği platformlarında ilginç şeyler oluyor.
Kıbrıs Rum tarafı, başta Fransa olmak üzere bazı AB’li müttefiklerinin de yardımı ile Kıbrıslı Türkleri ‘yok sayan’ yaklaşımlarını devam ettiriyor. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ adını verdikleri Kıbrıs Rum tarafı ile Türkiye’nin ilişkilerini normalleştirmek adı altında, Kıbrıs Türk halkının siyasi varlığını inkar etmeye devam ediyor ve uluslararası sorunları buna bağlı olarak çözmeye uğraşıyorlar.
* * *
AB üyeler yarın başlayacak olan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantıları için hazırladıkları ‘Ortak Tutum Belgesi’nde Kıbrıs ile ilgili bazı görüşlere yer verdiler:
1. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmek için gerekli girişimleri yapmamaktaymış… Avrupa Birliği Eylül 2005, Ararlık 2006 ve Aralık 2010 kararlarını uygulama konusunda Türkiye’yi çok yakından takip etmekteymiş ve uygulamaların daha fazla gecikmemesini beklemekteymiş…
2. Türkiye, Müzakere Çerçeve Belgesi gereği; Birleşmiş Milletler çerçevesinde ve BM Güvenlik Konseyi amaçlarına uygun bir şekilde Kıbrıs sorununda adil, kapsamlı, uygulanabilir bir çözüm için çaba sarf etmeliymiş…
3. Türkiye, AB üyesi ülkelerin uluslararası örgütlere ve mekanizmalara dahil olmasını engellemeye bir son verilmeliymiş…
4. AB, Türkiye’den çok defalar Güneydoğu Akdeniz’de uçuş güvenliğinin sağlanması için çaba sarf edilmesini istemiş… Bu da yine Kıbrıs’tan geçmekteymiş ve Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasındaki iletişim eksikliği hava güvenliğini riske atmaktaymış…
Aslında Türkiye’den beklentilerini tek bir cümlede de özetleyebilirlerdi: Kıbrıs Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olarak tanı, Kıbrıslı Türkleri de kaderlerine terk et!
* * *
Bizim anlamadığımız ise şudur:
Kıbrıs Türk tarafındaki siyasiler, birbirleri ile boğuşmayı bir kenara koyup, Kıbrıslı Türklerin kaderi ile yakından ilgili olan bu gelişmeler ile ne zaman ilgilenmeye başlayacaklar?
Türkiye’yi uluslararası platformlarda yalnız bırakmak, Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına ciddi bir şekilde zarar vermektedir.
Bu vurdumduymazlığa ne zaman son vereceğiz?
Artık, Avrupa Birliği platformlarında neler oluğ bittiğini biraz daha yakından takip etmek ve AB’ye gerekirse topyekün tepki göstermek zamanı gelmedi mi?