Geçen haftayı nerdeyse bir hükümet krizi ile geçirdik. Henüz daha hükümet görevinin başındadır; güvensizlik önergesi verilmiş olsa bile kabul edileceğine dair bir işaret yoktur ama hükümetin, icraatlerine etkili bir şekilde devam ettiğini de söyleyemeyiz. Başbakan, geçen haftayı tümüyle UBP milletvekillerini hükümete destek vermeleri için ikna etmeye ayırmıştı; bu haftanın ilk iki günü de böyle geçeceğe benziyor…
Başbakan siyasi destek için yollara düşünce, bürokrasinin durgunlaşması olağan karşılanmalıdır. Yasaya göre değil de ‘hatıra’ veya ‘torpile’ göre iş yapmaya alışmış bürokratlar, siyasi belirsizlik ortamında iyice ipe un sermektedirler.
İşte ‘hükümet krizi’ budur. Hükümet olsa bile, halk gerçek bir ‘hükümetsizlik’ ile yüzyüzedir.
* * *
Muhalefet çevreleri ve hatta bazı UBP’liler, bu durumdan çıkış yolunun ‘erken genel seçim’ olduğunu ifade etmeye başladılar. Basına sızan haberlere göre, Başbakan İrsen Küçük de, erken seçim seçeneğini, UBP miletvekillerinin ve seçime hazır olmadığını düşündüğü muhalefetin başında ‘Demokles’in kılıcı’ gibi sallandırmaya başlamıştır.
Olabilir… Seçime gitmek, herzaman için demokratik bir seçenektir.
Ne var ki, bu seçeneğin işe yarayabilmesi için de siyasi partilerimize önemli görevler düşmektedir. Seçimin yararlı olabilmesi için, siyasi partilerimizin mevcut siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlara çıkış yolları önermeleri gerekir.
Kimse, ‘seçim ilan edilsin, partiler de seçim bildirgelerini ve önerilerini açıklar’, demesin!
Bugüne kadar yaşadığımız seçimlerde, partilerin toplum sorunlarına çözüm önerme konusundaki durumlarını gördük. Bu nedenle, seçim isteyenler, Kıbrıs Türk halkını, sorunlara çözümün ne olduğu konusunda da ikna etmelidir. Kıbrıs Türk halkı, yeni bir seçimin bedelini ödeyecekse, daha şimdiden oylayacağı seçeneklerin neler olduğunu bilmelidir. Üstelik bu seçenekler, mevcut partilerimizin isimlerinden oluşmamalı; gerçek sorunlara önerilen çözümler olmalı.
* * *
Bugünkü durumda, ‘erken genel seçim’ önerenlerin hiçbiri, hatta Sayın Başbakan’ın bizzat kendisi, sorunlara çözüm için kapsamlı bir program ortaya koymamaktadır.
Açıkça bellidir ki, kimse halka ‘acı recete’ sunmak istemiyor. Herkes, mavi boncuk dağıtmaya devam ediyor. Başbakan’ın, eleştirileri bastırmak için 50 kişiyi Başbakanlık’ta istihdam etmeye hazırlandığı biliniyor. Başbakan’a isyan eden UBP milletvekilleri de ‘halkın yüzüne bakamıyoruz’ derken, aslında halka verdikleri istihdam sözlerini tutamamaktan yakınıyor.
Şimdi sormak gerekiyor: Yeni bir seçimi, yeni istihdam vaatlerinin verilmesi için mi yapacağız?
* * *
Siyasi kadroların anlayışı veya siyasi kadrolar değişmeden erken genel seçime gitmek, halkı biraz daha umutsuzluğa, siyasi yaşamı ise daha büyük bir kaosa sürüklemekten başka bir işe yaramayacak.
İşe yarar demokratik bir süreç için, herkesin gerçek sorunlara çare olabilecek önerilerle, seçim olup olmayacağından bağımsız olarak halkın karşısına çıkması gerekir. TV kanalları, sivil toplum örgütlerinin yarattığı platformlar bu amaçla kullanılabilir. Halk, neyin yapılabilip yapılamayacağı ve yapılabilecekleri kimlerin en iyi şekilde hayata geçirebileceği konusunda ikna olarak oyunu kullanırsa, demokratik süreç çözüm üreten bir mekanizmaya dönüşebilir.
Bunun aksi, kör döğüşünün devam ettirilmesinden başka birşey değildir. Verimli olmayacak bir erken genel seçim, halkın ekonomiye olan güvensizliğini siyasi sisteme de yansıtmasından ve hatta ülkeden umudunu kesmesinden başka bir işe yaramaz.