İskele’ye ÇED Raporu verilmesiyle ilgili soru işaretleri akılları meşgul etmeye devam ederken, yaptığımız araştırmalar, onay kararının başka boyutları olduğunu da ön plana çıkardı.
İskele’ye ÇED Raporu verilmesiyle ilgili soru işaretleri akılları meşgul etmeye devam ederken, yaptığımız araştırmalar, onay kararının başka boyutları olduğunu da ön plana çıkardı. İlk olarak 2008 yılında CTP iktidarında Özkan Murat’ın 36 ayak bir köprü yapımına izin vermesiyle başlayan olaylar zinciri, 2010 yılında üzerine yeni halkalar da eklenerek büyüdü. Şubat ve Kasım 2010’da yani UBP hükümeti döneminde izin için yeniden başvurulan rapora, Şubat 2011’de şartlı olarak onay verildi. Son olarak Nisan 2011’de de şartlar yerine getirildiği için söz konusu projeye gerekli izinler verilmişti.
Gazetemizin ve Ada TV’nin son iki haftadır yaptığı araştırmalar, aynı şekilde meclisteki vekil ve bakanlarımızın Meclis’te Başbakanımızın ise Meclis koridorlarındaki açıklamaları her şeyin yasalara uygun olduğu yönündeydi. Nitekim Başbakan İrsen Küçük konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamada, proje için Başsavcılık’tan dahi görüş alındığını ve her şeyin yasalara uygun olarak yapıldığını söylemişti. Başbakan Küçük,Ada TV’ye yaptığı açıklamada ‘ÇED Raporu verilmesi için normal kurallar içerisinde yürüyen tüm çalışmalarda elimizdeki yasalar ve emirnameler baz alınmıştır. Onlara uygun olması kriteri göz önünde bulundurulmuştur. Tabii ki memurlarımız da izinler konusunda ve araştırmalarında bunları ön planda tutmuşlardır. Tüm bunların haricinde proje için herhangi bir hukuki sıkıntı olup olmadığı konusunu öğrenmek için İskele Belediyesi’ne de danıştım. Ancak herhangi bir sıkıntı olmadığı söylenildi. Yasalar neyse o uygulanacaktır ayrıca Başsavcılıktan da görüş alınmış ve her şey yasalar çerçevesinde yürütülüyor’ demişti.
Başbakanımızın bu açıklamasının ardından şu anda akıllarda kalan tek soru İskele Belediyesi’nin onayıyla ilgili olan sorudur. Çünkü daha önce onay verildiği ifade edilen İskele Belediyesi’nden böyle bir onay çıkmamıştır. Ancak hatırlayacağınız üzere Ada Haber’e açıklama yapan Çevre Dairesi Müdürü Behram Kamer, yaptığı açıklamada projenin“farklı parsel ve farklı bir proje” olduğunu ifade etmişti.
İşte bizde tüm bunlardan ötürü hem gazetemizde hem de Ada TV’de iki defa reddedilen bir projenin üçüncü defada nasıl onaylandığının sorularını aradık. Bu sorular hala daha akıllarda durmaktadır. Söz konusu proje hangi şartlarda kabul edilmiştir? Yanlışlık neredeydi ve nasıl değiştirildi? Ne oldu da projeye Nisan 2011’de olumlu yanıt verildi bunların peşindeyiz. Çevre Dairesi Müdürü Behram Kamer, söz konusu arazinin ‘farklı proje ve farklı parsel’ olduğunu söylemişti. O zaman bu onay kararında yer alan ve değiştirildiği öne sürülen konu yeni parselin alınmış olması olamaz mı? Eğer söz konusu yeni bir parsel varsa bu sefer hükümetin ve devletimizin yanlış yönlendirildiği ve bilgilendirildiği yönündeki iddialarımız da doğruluk değeri kazanmaktadır. Peki eğer gerçekten bir yanlış anlaşılma varsa ve birileri menfaat ve çıkarları için böyle bir olayın altına imza atmışsa yanlışlığın ispatlanması durumunda bu kişi/kişiler yasalar önünde hesap vermeye hazır mı?
Görüldüğü gibi Ali Cengiz oyunları CTP döneminde başlayıp UBP dönemiyle devam etmiştir. Daha öncede yaptığımız gibi Başbakanımıza yanlışlıkların düzeltilmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi için bir kez daha çağrı yapıyoruz. Başbakanımız gerekli araştırma ve belgeleri tamamlayıp bir açıklama yapmalıdır ki tüm kamuoyunun kafasındaki sorular cevabını bulsun.