Başmüzakereci Egemen Bağış açıkladı; “Gerekirse, KKTC’yi Türkiye’ye bağlayacağız”.
Yıllardır çözüm uğruna çözümsüzlük içinde kaybolup gittik. Türkiye’de nasıl “PKK Sorunu”nda bıçak kemiğe dayandıysa, KKTC’de de “Çözümsüzlük” aynı şekilde kaldı. Bırakın bıçağın kemiğe dayanmasını, o bıçak kemiği deldi geçti, paramparça etti. Şimdi ise madem çözüm olmuyor “Türkiye’ye bağlansın” deniliyor. Ama neden?
Başbakanı, Cumhurbaşkanı, Meclis Genel Kurulu olan bir ülke. Neden başka bir ülkeye bağlansın? Ve neden tek taraflı bir önerge bu? Acaba KKTC, Türkiye’ye bağlanmak istiyor mu? Bağımsız bir ülke olarak, adını dünyaya duyurmak isteyen ve çözüm için direnen bir halk varken bunu yapmak çözümü es geçip kolaya kaçmak olmaz mı? Yıllardır adını duyurmak için verdiği mücadeleyi yok saymak olmaz mı? Bu mücadelenin boşa gitmesi olmaz mı?
Ya KKTC Anayasası ne olacak? Ya Meclis Genel Kurulu? Ya devletin kendi bünyesinde oluşturduğu kurumlar? Hepsi bir kerede silinip atılacak mı?
“Biz bu işi beceremedik, bari gelin birbirimize bağlanalım bu konu da burada kapansın gitsin” mantalitesini yansıtıyor bana göre bu görüş.
Ama kimse sormuyor, KKTC halkı gerçekte ne istiyor? Kimse demiyor yıllardır çözüm, anlaşma uğruna verilen uğraşlar boşa gidecek.
Konuşmasına devam ederken çok güzel bir cümle kuruyor Sayın Bağış; “Birleşme de vardır birleşmeme de. Yeter ki iki lider bunu kendi toplumlarına kabul ettirebilsin” diyor. Tam yerinde bir konuya değiniyor “kabul ettirme”. Peki ya bu toplum Türkiye’ye bağlanmayı kabul etmezse. Yıllardır verdiği haklı mücadeleden kaynaklı “bağımsız bir ülke olma savaşını” vermeye devam ederse… O zaman ne olacak?
Asıl çözüm “başlı başına bir ülke olarak ilerlemektir”. Yıllarca verilen savaşın sonunda ancak böyle galip gelinebilir. Bağlanmak, yıllardır uygulanan ambargolara karşı verilen savaşta galip getirmez. Aksine, bu bir vazgeçiştir.
Savaşlarda kazanmak da var kaybetmek de. Ancak vazgeçilen her savaş çoktan kaybedilmiştir…