Küçücük elleriyle gökyüzünü selamlıyordu. Görmese de, babasının orada bir yerlerde olduğunu biliyordu. Hissediyordu minicik yüreği.
4 yaşında küçücük bir kızın babasını gökyüzüne uğurlamasını seyrettik ekranlarda. Ateş düştüğü yeri yakar derler ama biliyorum ki her izleyenin ciğerini delip geçmiştir o sahne. Hele ki baba acısının ne demek olduğunu bilenlerin…
“Küçücük çocuk anlamaz” demeyin orada hıçkırıklarla ağlayan çocukların hepsi biliyor aslında bir daha babalarının asla gelmeyeceğini. Hepsi biliyor aslında “kuş olup uçtu” hikayelerinin doğru olmadığını.
5 yaşındaydım babamı kaybettiğimde. Anneme babamın nerede olduğunu sorduğum zaman “kuş olup uçtu” cevabını almıştım. Hiçbir zaman gelmeyeceğini bilsem de yıllarca her geçen kuşun babamın ruhunu taşıdığına inandırdım kendimi. Onu her özlediğimde kafamı kaldırıp gökyüzünü seyrederdim. Çünkü mutlaka bir kuş geçerdi, mutlaka inandırırdım kendimi onun babam olduğuna.
Şimdi yıllar önce yaşadığım acıyı o kız yaşayacak. Biliyorum yıllar geçecek yakın akrabalarından hep babasının hatıralarını dinleyecek, dinledikleriyle ve küçücük hafızasında kalanlarla şekillenecek babası kafasında. Sonra gururlanacak “vatan uğruna şehit verdiği” babasıyla.
Yıllar geçecek, çok şey değişecek. Okula başlayacak. Okula çocuklarını almaya gelen her babaya içi acıyarak bakacak. Büyüyecek, ergenliğe girecek. İlk aşk acısını tadacak. Bir erkeğin yüreğinde bıraktığı acıyı paylaşabileceği bir baba omzu arayacak. İlk başarısını kazanacak ve her başarısında babasını hatırlayacak. Zaman yarasına kabuk bağlatsa da her canı acıdığında gözleri babasını arayacak, o zaman yokluk yarayı sızlatacak. İçinde paylaşamadığı baba sevgisini başka canlılarla paylaşacak.
Bizim izlemekle yüreğimizi dağlayan sahne onun son nefesine kadar hafızasında kalacak.
Yokluğuna dayanabilmenin tek çaresini bulacak “kuş olup uçtuğuna inanmak”. İşte o zaman başı her sıkıştığında sokağa atacak kendini, bulacak bir tepe çıkıp gökyüzünü seyredecek saatlerce. Gökyüzüne anlatacak derdini, gökyüzüne dökecek gözyaşını. Ve o an elbet bir kuş geçecek… İşte o zaman öğrenecek babaların asla ölmediğini…
Babalar asla ölmez… Sadece “kuş olup uçarlar”…