‘Görüşmeler abesle iştigale dönüştü’

Eski Başbakan Hakkı Atun “Görüşmeler abesle iştigale dönüştü” dedi ve ekledi; “Zorla evlilik olamayacağı gibi bizi zorla birleştiremeyeceklerini neden düşünemiyor dünya? Hayret ediyorum!”

Nupelda KARABUĞDAY

Eski Başbakan Hakkı Atun “Görüşmeler abesle iştigale dönüştü” dedi ve ekledi; “Zorla evlilik olamayacağı gibi bizi zorla birleştiremeyeceklerini neden düşünemiyor dünya? Hayret ediyorum!”
“Ülkemizin bugünü ve yarınının konuşulduğu program” sloganıyla ADA TV ekranlarında ikinci yayınını gerçekleştiren Arslan Mengüç ve Konukları Programı önceki akşam yine çok farklı konu ve konuklarıyla ADA TV ekranlarındaydı. Eski Meclis Başkanı ve Başbakan olan Hakkı Atun, Doç. Dr. Şule Aker ve ülkemizin ilk uzun metrajlı filmi olan Anahtar’ın yönetmeni Cemal Yıldırım’ın konuk olduğu programda KKTC’nin müzakerelerde bugünkü geldiği durum ve gündem değerlendirildi.

‘İKİ AYRI DEVLET EN RİSKSİZ ŞEY’: Müzakereleri ve KKTC’nin bugünkü geldiği durumu değerlendiren eski Meclis Başkanı ve Başbakan Hakkı Atun; Rumların tek amaçlarının kendi isteklerini kabul ettirmek olduğunu belirtti. Başka alternatif planlara ihtiyacımız olduğunun ve dik bir politika sergilememiz gerektiğinin altını çizen Atun “BM’nin yeni bir program hazırlığı içine girildiği söyleniyor. BM’nin herhalde RUM tarafının da yaklaşımına gelerek bu işi bitirme niyetinde görünmüyorlar. Bir yerde koparıp da kendilerini başarısız gösterme niyetinde değiller diye düşünüyorum. Gerçekten daha başka alternatif planlar geliştirerek ve dik durarak esasında bizim başka bir politika içine girmemiz kanısındayım. Görüşmeler abesle iştigale dönüşmüştür. Bir şey olacağı yoktur. Rumlar ancak kendi isteklerini kabul ettirme çabası içindeler. AB ve BM’yi de bu yolda kullandıklarını düşünüyorum. Biz cesaretle, Türkiye ile birlikte başka alternatiflerle yolumuzu açmalıyız. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet olarak kalması gerçek olmanın da ötesinde en rasyonel olabilecek, en risksiz olabilecek şey. Yani zorla evlilik olamayacağı gibi bizi zorla birleştiremeyeceklerini neden düşünemiyor koca dünya? Hayret ediyorum!” dedi.

‘TÜRKİYE MAKARİOS’A ZEHİR VERSE BU KADAR ETKİ EDER’: Geçitköy Barajı’nın açılmasıyla Türkiye’den KKTC’ye borularla su getirilmesi projesi hakkında da açıklamalar yapan Atun; “Sayın Demirel’in balonla su getirdiği günleri hatırlıyorum. Büyük heyecan vardı. O gün de gene bu projeden söz edilmişti ama o kadar çok söz edildi ki bir türlü arkası gelmedi. Çok söylenip arkası gelmeyince insanlar artık onu çoban hikâyesine döndürmüştü. Dünyada bu çapta ilk defa böyle bir olay oluyor. Kıbrıs’ın siyasi tarihine de etki yapacağı kesin. 60’tan beri BM’nin gündemine getirilen bir proje. Ama Türkiye olunca, herhalde Türkiye, Makarios’a zehir verse ancak o kadar etkili olurdu. Çünkü Rum tarafının asla istemediği bir proje bu” ifadelerini kullandı.

‘HERKES İSTEDİĞİ ŞEYİ HABER YAPIYOR’: Rum tarafının AB Başkanlık süreci ve müzakerelerle ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Şule Aker ise; Ortada dolaşan değişik haberlerin Rum kaynaklı olduğunu düşündüğünü ve bu dönemde herkesin istediği şeyi gazete haberi olarak verdiğini belirtti. Bu haberlerin yönlendirme amaçlı olduğunu söyleyen Aker, BM’nin 2004’te Türk tarafından çıktıktan sonra kaleme aldığı metnin, Türk tarafı üzerindeki izolasyonların kaldırılmasına yönelik açılan bir kapı olduğunu kaydetti. Hrisostomos’un “Kıbrıs’ta iki taraf da iki devlet istiyor” açıklamasına da değinen Akel; “ Hrisostomos en azından belirli bir gerçeği dillendiriyor” dedi.

‘BU FİLMİ GÖNÜL BİRLİĞİ İLE ÇEKTİK’: Ülkemizin ilk uzun metrajlı filmi olan Anahtar’ın Yönetmeni Cemal Yıldırım da çektikleri filmle ilgili açıklamalarda bulunurken, filme bekledikleri gişenin elde edilememesinin sebebinin insanların daha çok dizilere ve evlerinde film seyretme alışkanlıklarına bağlı olduğunu belirtti. Bu dönemde ekip olarak ulaşabildikleri tüm basın yayın organlarına destekleri için çağrıda bulunduklarını belirten Yıldırım şunları kaydetti; “Filmimize bayağı ilgi var. Fakat o ilgiyi gişeye bir türlü yansıtamadık. Türk dizileri, sinemayı yavaş yavaş öldürdü. İnsanlar evlerinde kalıp evlerinde seyretmeyi daha çok seviyorlar. Bir döngü yaratmamız lazım. Biz bu işi gönül birliği ile hiçbir maddi karşılık beklemeden çektik. Sinema sektörünün oluşumu çok zor. Çünkü sinema sektörü, ekonomi ve nüfusla ilgili bir şeydir. Biz Türkiye’de bir şekilde vizyona girersek bundan sonraki projelerin stratejileri de çizilmiş olacak.”
Bu haber 22 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER