İlkokula gidiyordum, her ders bitiş zili çaldığında çantamı toplayıp koşa koşa çıkardım okuldan dışarı. Gördüğüm tek şey vardı; 'çocuklarını okuldan almaya gelen babalar.' Bana çocukluğundan hatırladığın en net şey ne diye sorarsanız, sanırım size söyleyeceğim ilk şey bu olurdu. Küçücük bir çocukken yüreğimi sızlatan o sahne hayatım boyunca hayalimden silinmedi.
İlkokula gidiyordum, her ders bitiş zili çaldığında çantamı toplayıp koşa koşa çıkardım okuldan dışarı. Gördüğüm tek şey vardı; 'çocuklarını okuldan almaya gelen babalar.' Bana çocukluğundan hatırladığın en net şey ne diye sorarsanız, sanırım size söyleyeceğim ilk şey bu olurdu. Küçücük bir çocukken yüreğimi sızlatan o sahne hayatım boyunca hayalimden silinmedi.
Bugün Babalar Günü, bu güne özel bir şeyler yazmak istedim ama açıkcası ben hayatımda hiç babalar gününü kutlamadım. Ve hep nefret ettim bu günden. Her babalar gününde evde oturur cama bile çıkmazdım. Çünkü her çıkışımda 'babana ne aldın' sorusuyla karşılaşırdım. Küçücük bir çocuksun, nasıl diyebilirsin ki 'babam öldü' diye? Çocuk işte, nasıl dili varsın söylemeye?
Babasızlık... Nasıl anlatılır ki? Hele ki küçük bir kız çocuğu için. Hani, ilk kahramanı hep babasıdır ya çocukların. İlk okula başladığınızda olmaz, mezun olduğunuzda da. İlk aşık olduğunuzda olmaz, ilk terkedilişinizde de.
Küçücük bir çocukken babayı kaybetmek, hayat denilen oyunda kaybetmeyi çok erken öğrenmek demektir. Çocukluğun mutlu, toz pembe dünyasının yıkıntılarında hayatın karanlık yüzüyle ilk randevudur. Yoldan babasıyla geçen her çocuğa iç çekişleriyle bakıp, ilk kalp kırıklığıdır aynı zamanda.
Yetişkinliğe ermeden sahipsiz kalmaktır. Kız veya erkek farketmez, 'erkekleşmeyi' öğrenmektir. Babanın geride bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışmaktır. Minicik ellerinle tuttuğun çiçeklerle, 'koskoca kahraman' dediğin babanı toprağın altında görüp hüngür hüngür ağlamaktır.
Hayatının geri kalan her babalar gününde karalar bağlamaktır. Her geçen yıl artan babasızlığı, çaresizlikle içinde taşımaktır. Yaş ilerledikçe yüz hatlarının, ifadenin ve hatta davranışlarının ona ne çok benzediğini söyleyenleri duyup gururlanmaktır.
Bugün Babalar Günü... Eğer hala bir babanız varsa, pahalı hediyelere gerek yok gidin ona koskocaman sarılın ve onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin... Hem ne diyor şair; 'babanız hala yaşıyorsa çocuksunuzdur'... Yaşınız kaç olursa olsun gidin onunla çocukluğunuzu doya doya yaşayın... Yarın olup büyümeden...
Ben de buradan ileteyim, elbet duyar bir yerlerden 'babalar günün kutlu olsun baba'...