Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra, Anavatan Türkiye dışında, Ada’nın kuzeyinde oluşturulan yapının devamı için bugüne kadar yardım yapan herhangi bir ülke olmadı...
Özellikle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra bütçenin neredeyse yarıdan fazlası Türkiye’den gönderilen hibe ve yardımlarla karşılandı...
Türkiye Cumhuriyeti, hazinesinin ‘beş cente’ muhtaç olduğu dönemlerde bile yavruvatan Kıbrıs için gerekli olan parayı bir şekilde buldu ve buradaki soydaşlarına gönderdi...
Kuzey Kıbrıs’taki siyasi iradenin kullanımına sunulan kaynakların, son yıllara kadar hesabı bile sorulmadı...
Türkiye tarafından gönderilen paraların ülkeye yatırım yerine kişisel çıkarlar için kullanıldığı Kuzey Kıbrıs’ta sıkça dillendirildi...
Bu söylemler zaman zaman Türkiye yetkililerinin bilgisine de ulaştı...
Birçok ekonomi uzmanı, 1974’ten itibaren gönderilen kaynakların, düzenli ve adil kullanımı yapılsaydı bugün Kuzey Kıbrıs daha müreffeh bir yapıda olurdu diyor...
Ülkede hemen hemen herkes kendi evinin efendisi olmak, Türkiye’ye muhtaç olmadan ayakları üzerinde duran bir KKTC özlemi çekiyor...
Kuzey Kıbrıs’ta, bu konudaki söylemler, zaman zaman kitlesel eylemlere bile ilham vermiş, on binlerin toplandığı meydanlarda bu argüman toplu bir şekilde seslendirilmişti...
Türkiye’de, 2002 yılında tek başına siyasi iradeyi eline alan ve hala sürdüren AK Parti, yavruvatandan yükselen bu seslere kulak verdi...
Kıbrıs Türkü’nün kendi ayakları üstünde durması için hem maddi yardım hem de proje sundu...
Kuzey Kıbrıs’a gönderdiği kaynağın eşit bir şekilde dağılması için alt yapı yatırımlarını teşvik etti...
Projesiz hiçbir işe kaynak aktarmayarak belkide 30 yılda yapılmayan birçok projeyi 10 yılda Kıbrıs Türkü’nün hizmetine sundu...
Bugün Kuzey Kıbrıs’taki yollar, yapılan kamu binaları bunlardan sadece birkaç örnektir...
Ülkedeki siyasi iradeye; çarpık yapılaşmanın, hantal bürokrasinin, şişirilmiş, devletin sırtında kambur olan kuruluşların kurtuluş reçetesini verdi...
Bunları yaparken, çoğu kez hiçte hak etmediği eleştirilere muhatap oldu...
KKTC ekonomisinin yeniden yapılandırılması için hükümetler arasında protokoller imzalandı...
İki ülke yetkilileri tarafından, Kuzey Kıbrıs’ta iflas etmiş yapının yeniden can bulmasına yönelik paketler hazırlandı...
Bu görüşmeler son 10 yıldaki tüm hükümetlerle karşılıklı olarak yapıldı.
Bunlardan en sonuncusu ve şu anda uygulamada olanı 2009 yılında hazırlandı.
Hazırlanan 3 yıllık ekonomik paketin üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçti...
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı Kıbrıs İşleri Müşavirliği bünyesindeki Teknik Heyet, 2012’nin Mayıs ayında paketin gidişatı hakkında bir rapor hazırladı...
Bu rapora göre, ekonominin rayına oturması için öngörülen kritik noktalarda herhangi bir gelişmenin olmadığı belirtildi.
Raporda ayrıca, Türkiye’den, KKTC’ye 2012 yılı için aktarılan 300 milyonluk yardımın, 225 milyonluk kısmının Mart ayı itibariyle tükendiği ve acil önlem alınması gerektiği kaydedildi.
Raporda; Kıb-Tek, BRT, Limanlar, Tarım Sektörü, istihdamlar konusundaki ekonomik tedbirler çerçevesinde öngörülen planlamaların dışına çıkıldığı ve gelişme olmadığı ısrarla belirtildi...
Bu şu anlama geliyor...
Anlaşmayı yapan taraflardan birisi, attığı imzanın gereğini yerine getirmedi, verdiği sözleri tutmadı...
Paketin süresinin dolmasına 5 ay gibi bir süre kaldı...
Yeni 3 yıllık paket yolda...
Eylül’de açılacak olan Meclis’le birlikte, UBP hükümetinin paketin gereklerini yerine getirmesi için verdiği sözler, Türkiye tarafından daha sık hatırlatılacak...