Dün,Türkiye’nin Gaziantep ilinde polis merkezinde patlama meydana geldi haberiyle bir kez daha sarsıldık. Patlamaya neden olan şey ne diye düşünürken Gaziantep Valisi patlamanın nedenini bomba yüklü araç olarak açıkladı.
Kutsal Bayram günlerini kana bulayan, 9 insanın canını alan, 50 insanı ağır yaralayan bu saldırıyı gerçekleştirenlerin insan olması mümkün olmadığı gibi Müslümanda olması mümkün değildir diye düşündük hepimiz. Öyledir de. Hiçbir gerekçe başka insanın canını almaya yeterli neden olamaz.
Olayın hemen ardından Gaziantep halkı sokaklara döküldü, saldırıyı düzenleyenlerin kahrolmasını istedikleri dileklerini hep bir ağızdan haykırdı ve saldırıdan sorumlu tuttukları, terör uzantısı olarak görülen bir siyasi partinin ilçe başkanlığı binasını ateşe verdi. Şiddet şiddeti doğurur derler ya öyle işte.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından sonra büyüyen her nesil, bu manzaralarla büyüdü. Anavatan’a yönelik yapılan her kötü girişimde olduğu gibi öfkelendik. Kendimizi, insanlık var olduğu müddetçe terör hep olacak tezine inandırarak öfkemizi bastırmaya çalıştık.Tarihimize baktık. Daha zor zamanlarda bir ve beraber olmuş bu millet, bu belanın da üstesinden gelecektir diyerek azmimizi diri tuttuk, ümidimizi yitirmedik.
Bir ülkede sosyal adaleti sağlayamazsanız, eğitim sisteminizi nasıl bir nesil yetiştireceğinize göre düzenlemezseniz, kendisini bu ülkeye ait hissetmeyen, bu ülkenin özunsuru görmeyen hainler, eğitimsizler,uyuşturucu bağımlıları,sorumlu makamlardaki sorumsuz devlet yetkilileri vasıtasıyla Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz insan görünümlü sürü yaratırsanız…hem ülkeyi hemde dünyayı yaşanmaz hale getirir, toplumun bir ferdini diğer ferdine düşman edersiniz.
İnsanlık uzun tarihi geçmişi boyunca her olaydan bir ders alarak bugünkü bilgi birikimi ve tecrübe düzeyini yakalamıştır.Bizim yöneticilerimiz de bu olaylardan gereken dersi almalı, biz küçük bir ülkeyiz, bizde öyle şeyler olmaz edasıyla olaylara kayıtsız kalmamalıdır. Bizim ülkemizde, kendisini bu ülkenin öz unsuru görmeyen yok mu? Bu ülkede de haksızlığa uğradığına, adalet olmadığına inan yok mu? Yok diyorsanız sokaklara çıkın. Milletvekili olarak değil. Makam aracıyla değil. Basın danışmanınızla değil. Vatandaş gibi sokaklara çıkın ve konuşun. Dertleşin. Görün durumu. Önerim bu.
Terör biter mi sorusuna verilecek cevap elbette bitmez olacaktır. En aza indirmek için vatandaşa devletin güçlü fakat şefkatli olduğu hissettirilmelidir. Devlet kurumlarına giden vatandaşa birinci sınıf insan olduğu hissettirilmeli, devlet kurumlarında en basit bir işini bile yaptırırken vatandaş, bağnaz, ön yargılı, hemşerici, ayrımcı dile ve davranışa maruz kalmamalıdır. İşsizliğin asgariye indirilmesi için çalışmalara hız verilmelidir. Suç işleyen vatandaşsa ceza alır, kamu görevlisi ise ceza almaz gibi var olan düşünceleri yok etmeye yönelik ikna edici girişimler yapılmalı ve adalet önünde herkesin eşit olduğu zihinlere yerleştirilmelidir.Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Din İşleri Başkanlığı, Adli makamlar gibi kamu kurumları devletin belirleyeceği normlarda sıkı işbirliği halinde hareket etmelidir. Gençliğimizi hedef alan sinsi tuzaklara karşı, gençlerimiz okullarda milli tarih şuuru, birlik-beraberlik anlayışı, kardeşlik ruhu, sevgi- saygı gibi temel değerlerimizle özetle milli ve manevi değerlerimizle donatılmalıdır.Hepsinden önemlisi bunlar yapılırken samimi olunmalıdır.Olayda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.