Bazılarımız bir böceği dahi ezmek istemez. Şahsen ben! Çok korkarım hamam böceğinden... Küçüklüğümden beri en büyük fobim. Ancak öldüremem. Zaten öldürmekten bile korkarım hem hayvansever ideolojime de uymaz. Onu öldürdüklerinde kabuğundan çıkan ses bile ürkütür benim gibi bazı insanları. Oysa bazı insanlar da taşın kemiğe çarptığında çıkarttığı sesten bile rahatsız olmaz. Aksine haz verir bu ses.
Günlerce birini nasıl öldüreceğini planlayanlar var bir de... Gördük bir kaç gün önce haberlerde “dedeyi”... Utanmamış, bir de torununu alet etmiş işin içine. Vermiş eline silahı, git vur demiş.
Eline silahı alan kafasına göre ateş etmeye devam ederken. Cinayetlerin geneline baktığımızda, en büyük sebebin altından “namus” kelimesinin çıktığını görüyoruz. Hatta bu zanlılara “neden yaptın” diye sorulduğunda ise verdikleri cevap “namusumu temizledim” oluyor.
Namus, insanlığın değer kavramlarından biridir pek tabii ki. Bazıları namusun sadece kadınların bacak arasında olduğunu düşünse de elbetteki namusun cinsiyeti yoktur! Haysiyettir namus, şereftir, onurdur... Başka açıklaması yok. Yeri geldiğinde çıkıp gitmektir namus. Onurunu iki paralık etmeden, uzaklaşmaktır seni küçük düşüren yargılardan.
Namusu kadın vajinasıyla ilişkilendirenler, öldürüyorlar kadınları. Dövüyorlar, eziyorlar. Bir kadın dayak yerken aynı zamanda bir kız evladı da dayak yemiş oluyor, bir anne de... Susuyor kadın. İçini kanartırcasına, sessiz çığlıklarında boğulurcasına susuyor...
Nereye gidecek? Baba evine gitse “namus”, evden kaçıp uzaklara gitmeye kalksa “namussuz”... Bu yüzden susuyor kadın, boyun eğmek zorunda kalıyor... Ne ailesi sahip çıkıyor bu kadına ne devlet... İstemediği adamın dayağını da yiyor, gece olunca koynuna dagirmek zorunda kalıyor... Aynı zamanda evlatlarına iyi bir anne de olmaya çalışıyor...
Televizyonlarda aile içi cinsel münasebeti çok normalmiş gibi çekirdek çitleyerek, ağzını şapırdata şapırdata izleyen toplum, koca dayağı yüzünden evinden kaçan kadını “namussuz” ilan ediyor!
Namus dünyanın çivisi ile yakından alakalıdır... Tüm dünya dillerine bakın “namus” kelimesinin diğer dillerdeki karşılığı “dürüstlük, haysiyettir.” Bu kavramlarda insanlığa özgü kavramlar olduğundan, dolayısıyla namus aynı zamanda insanlıkla da yakından alakalıdır. İnsanlığı içinde barındırmayan her beden namussuz sayılır.
İnsanlık merhametle olur. Merhametsizlik nedir biliyor musunuz? Bir canlıya gözlerinin içine baka baka kıyabilmektir... Dövmek, acı çektirmek, yok etmektir... Senden aciz olanı ezmektir...
Namus, sevişince azalan bir şey değildir! Namusu kararttığınız yüreklerinizde arayın... Öyle ki o yürekler karartıdan yok olmaya yüz tutmuş! Namusu, pis düşüncelerinizde arayın! Önünüzden geçen kadının kalçalarına salyalarınız aka aka bakarken, evinizdeki bacınız, karınız cama çıksa bile onu namus diye döve döve öldüren beyninizde arayın. Bir insanı ortadan kaldırmakla temizlenmiyor maalesef namus, sizin namusunuz sizin taşıdığınız yüreğin içerisinde gizli. Başka bir bedende kendi namusunuzu aramayın.
Yarın 14 Şubat Sevgililer Günü...Dünyadaki tüm kadınlar, hemcinslerine yapılan istismara karşı ayaklanacak. Elbette ki, çok büyük bir farkındalık olacak bu proje. Ancak devlet, istismara uğrayan kadınlara barınacak, hayatını idame ettirebilecek yeterli desteği vermediği ve istismar yapan adamlara gerekli caydırıcı cezalar hükmetmediği sürece hiçbir şey değişmeyecek.
Akşam olacak, herkes evine çekilecek... Ve ezilen kadın yine gözyaşları kalbini delerek , sessiz çığlıklar atacak... Sonra sabah olacak, o adamlar ellerini kollarını sallayarak bizlerin yanından gelip geçecek, belki bazılarımız, verdikleri selamı bile alacağız “namussuz kalplerini” bilmeden...
Gazeteci statümle etik olarak topluma örnek olmak zorunda olmasam “Allah hepsinin belasını versin” derdim de... Neyse ki demiyorum...
Sevgililer gününüz kutlu olsun.