Bu hayattaki en büyük güç hiç
kuşkusuz ki aşk.. O aşk ki, üzerine
yıllarca ne destanlar yazılmış
ne acılar çekilmiş... Yüzyıllar öncesinden
bugüne hala dillerden düşmeyen
aşklar üzerine ne şiirler yazılmış... Ve
bugün dünyada üzerindeki sevgililerin
aşklarını birbirine bir kez daha doya
doya haykırdığı 14 Şubat Sevgililer
Günü... Bizler de Star Kıbrıs ailesi
olarak herkesin bu özel gününü kutluyor
ve aşklarının tıpkı destanlardaki gibi
ölümsüz olmasını diliyoruz... Bugün
her şey sussun sadece aşk konuşsun...
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
TARİHÇESİ
14 Şubat Sevgiler Günü'nün
başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu
zamanına kadar uzanıyor.
Eski Roma'da 14 Şubat günü bütün
Roma halkı için önemli bir gündü.
Çünkü bu özel günde Roma tanrı ve
tanrıçalarının kraliçesi olan Juno'ya
duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı.
Juno ayrıca Roma halkı tarafından
kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da
biliniyordu. Bu günü takip eden 15
Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı
başlıyordu. Bu bayram, halkın genç nüfusu
için büyük önem taşıyordu. İmparator
2. Claudius, Roma'yı kendi katı
kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı.
Onun için en büyük problem, ordusunda
savaşacak asker bulamamaktı.
Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı
erkeklerin aşklarını ve ailelerini
bırakmak istememeleriydi. İşte bu yüzden,
Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri
kaldırdı. Bu emre uymayanların
arasında Aziz olarak kabul edilen filozof
Valentinus'da vardı, gezerek dinsel vaazlar
veriyor ve İmparator'un hatalı
olduğunu anlatıyordu. Sonunda yakalandı
ve hapse atıldı. Valentinus'un
hapiste olduğu günlerde yaşananlar efsaneye
dönüşerek günümüze kadar
ulaşmıştır. Hapishaneyi korumakla
görevli gardiyanın kızkardeşi Julia'nın
gözleri doğuştan görmemektedir,
gardiyan Valentinus'un anlattığı İsa ilgili öykülerin arasında körlerin gözlerinin
açıldığını öğrenince, kardeşini gizlice
Valentinus'un yanına getirir. Julia çok
güzel ve zeki bir kızdır. Günlerce beraber
olurlar, Valentinus ona Roma tarihini,
doğanın yapısını, aritmetiği ve
Tanrı'ya yönelmeyi öğretir. Julia,
dünyayı Valentinus'un anlattıklarıyla
görür, onun bilgeliği ile aydınlanır,
güçlenir ve teselli bulur.
Bir gün sorar;
- 'Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı
duyar mı?'
Aziz gülümser;
- 'Evet, herbirini.'
Julia;
- 'Her sabah ve her gece ne için dua
ettiğimi biliyormusun? Görebilmek için
dua ediyorum, senin bana anlattıklarını
görmeyi çok istiyorum.',
Valentinus;
- 'Tanrı bizim için en iyi olanı yapar,
yeter ki buna inanalım.'
Julia, yere diz çöker ve;
- 'Böylesine inanmak istiyorum,
yardım et.'
Beraberce duaya başlarlar. Birden
hücrenin içersi altın renkli bir ışıkla aydınlanır
ve Julia haykırır;
- 'Valentinus, görüyorum, görüyorum.'
Valentinus duaya devam etmesini
söyler. Ertesi gün Valentinus'un ölüm
emri gelir, Aziz Julia'ya son bir not
yazar, Tanrı'ya hep yakın olmasını
öğütler ve notun altını 'Senin Valentine'ından'
diye imzalar. Mektup, ertesi
gün Julia'ya ulaşır, o günün tarihi 14
Şubat 270'dir. Julia, Valentinus’un
mezarının yanına pembe çiçekler açan
bir badem ağacı diker. Günümüzde
sevginin ve dostluğun simgesinin badem
ağacı olması buradan kaynaklanır.
Günün bu özelliğinden dolayı sevgililer
birbirlerine güzel sözler yazan notlar vermekteydi
ve bu notlarda birbirlerine
Valentine diye hitap etmekteydiler.
O günden sonra günümüze kadar
14 Şubat sevgililerin, aşıkların birbirlerine
aşk mesajları yolladığı bir gün haline
gelmiştir.
SEVGİLİM BEN ŞİMDİ
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
'Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz'.
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi
(Cemal Süreyya)