Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığımız “Rumların rezerv muamması” başlıklı yazımızda Güney Kıbrıs’ın büyük hayallerle bel bağladığı doğalgaz rezervlerinin, beklenenin çok altında olduğunu yazmıştık. Özetle şu ifadeleri kullanmıştık yazıda: “Rum basınındaki haberlere göre Afrodit rezervindeki resmi test sonuçları Tel Aviv borsasına bildirildi. Kıbrıs’ın 12 numaralı parseldeki İsrailli ortağı 120 saat süren üretim testlerinin ardından teknik notların ortaya çıktığını söylüyor.
Bildiriye göre, testler için, 83.7 MMSCF (Milyon ayak küp) doğalgaz ve sıvılaştırılmış doğalgazla 166.9 varile eşdeğer petrol (BBL) kullanıldı ve 47.2 BBL sudan ayrıştırıldı. Ve şu an yazdığımda teknik kişiler haricinde kimsenin anlamayacağı veriler ortaya kondu. Bu verileri değerlendiren ‘Fileleftheros’ gazetesi, bölgedeki diğer rezervlerle ilgili yayınlananlarla kıyasladı.
Test üretimlerinin, rezervin büyüklüğüyle değil, doğalgazın kalitesi ve kullanılabilirliğiyle ilgili olduğu gerçeğinden yola çıkan gazete, kıyaslama sonunda rezervdeki basınçların çok yüksek olduğunu, ortalama akışınAmerika, Kuzey Denizi ve Ortadoğu’da kullanımda bulunan birçok uluslararası rezervler düzeyinde olduğunu ifade etti.
Uzman Solon Kasinis‘Nihai büyüklüğüne bakılmaksızın, son derece iyi basınçlar ve üretim kapasitesi ile birinci sınıf rezervdir ve su yoğunluğu minimum düzeydedir, bu olumlu bir şeydir’ derken, kimileri -nazar değer korusuyla mı desem, yalanımız çıkar korkusuyla mı desem- bu verilerin ifşa edilmemesi gerektiği yönünde tepkiler gösterdi.
O da ne? Güneyde yayımlanan bir başka gazete ise “Afrodit’ bizi gülümsetmedi – Rezerv 35-40 milyar Euro” başlığını attığı haberinde “Terminalin çalışmasına ilişkin rakamlar da, sınırda” deyiverdi.
Gazete, “Afrodit parselindeki teyit sondajından çıkan sonuçlar Kıbrıs rezervleriyle ilgili beklentileri düşürdü. Görülen o ki, rakamlar, 5 milyar metreküp üretim kapasitesine sahip terminalin çalışması için, söz konusu rezervden gerekli miktarlar temel kriterin gözle görülür şekilde altındadır. İlk sondajda açıklanan 3,6 ila 7,6 ayak küp sınırı, tamamlanan yeni sondajla artmayacak. Aksine, vazgeçilecek kadar değil, ama hissedilir ölçüde düşük rakamlar elde edeceğiz. Bu sonuçlar her ne kadar rakamları düşürse de, Kıbrıs’ın 35-40 milyar nihai değerlerle, başlangıçta beklenenden daha az önemli bir rezerve sahip olduğunu doğruluyor.
Görüldüğü üzere doğalgaz konusunda hummalı bir çalışmaya girişen komşu, çıkacak doğalgazın kalitesi konusunda itilaflı. Buna birde gazın Avrupa’ya ulaştırılması konusu eklenince itilaflar dörde katlanacak. Türkiye hattına pek sıcak bakmayan Rumların, doğalgazın kalitesi ve kullanılabilirliğiyle ilgili olarak düştükleri çelişkiye ilaveten, pek pahalı olup, fiyatı ikiye katlayacak sıvılaştırma tesisi hikayesi de yeniden gündeme gelecek.”
Çok geçmedi, zaman haklılığımızı, birkaç koldan teyit etti. Doğalgaz konusunda İsrail’le işbirliği yapan Güney Kıbrıs, İsrail’in yüzünü Türkiye’ye dönmesini müteakip, Araplardan yardım istemeye başladı. Geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirliklerine giden Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Arap işadamlarını Güney Kıbrıs’a yatırım yapmaya çağırdı.
Buradaki satır aralarının iyi okunması, Kıbrıs müzakerelerde gelinen aşamayı daha iyi anlamamızı sağlayacak, öyleyse satır aralarını, Rumların rezerv hezimetinden başlayıp, okuyalım;
Rumlarla Doğu Akdeniz’deki petrolü çıkarmak için anlaşan İsrail, orada umduğunu bulamaması üzerine, kendi sularından çıkan petrolün satışı ve dağıtımı için düğmeye bastı. Ki, basından takip ettiğimiz kadarıyla, Leviathan parselinden çıkarılacak olan doğalgazın Türkiye’ye ihraç edilmesi için 10 ayrı teklifin verildi.
Teklifler yıllık 7 milyar metre küpten 10 milyar metre küpe kadar değişiyor. Teklif verenler arasında Turcas Petrol AS, Zorlu Grubu ve GermanElectricitiyUtility gibi tanınmış şirketler de var.
Bu teklife dahil hizmetin içinde, Leviathan bölgesi içinde konuşlanmış olan gaz platformundan Türkiye’ye kadar boru döşenmesi, karada depolama tesisleri ve bir de boşaltma gemisi var. Boşaltma gemisinin kullanım alanı, platformdan İsrail’e ve bölgesel müşterilere gaz taşınmasını kapsıyor.
İsrail hükümetinin Leviathan parselinden çıkacak gazdan alacağı pay yüzde 40’ken, gazı çıkaracak petrol şirketinin payı ise yüzde 60.
Delek şirketi, Leviathan bölgesi içinde deniz altından çıkarılacak gazı depolayacak bir tesis ve dağıtımını yapacak bir gemi ile yıllık 16 milyar metre küp üretim hedefliyor.
Bu miktarın yarısının İsrail, Ürdün ve Filistin’e, geri kalan kısmının ise Türkiye’ye gönderilmesi planlanıyor.
Özetleyecek olursak, ekonomik gücünün verdiği kibir nedeniyle Türklerle hiçbir anlaşmaya yanaşmayan ve Türklerden gelecek her türlü hayrı reddeden Rumlar, ekonomik sıkıntının getirdiği mecburiyetle, ağız değiştirmiş durumdalar. Rum yönetimi başkanı Anastasiadis’in, “Türkiye ortağımız değil, müşterimiz olabilir” sözü, Türkiye’yle işbirliğine hazır olduğunu gösterirken, İsrail’in de Türkiye’yle arayı düzeltme çabaları,yine ekonomik akılla hareket ederek, işbirliğine gireceğini açıklıyor. Zira İsrail, doğalgazın potansiyel alıcısı olan Türkiye sayesinde hem gazına alıcı bulmuş, hem de boru hattını olası sabotajlardan korumuş, güvenle, Avrupa’ya ulaştırmış olacak.