Ne demeli, kime kızmalı kestiremiyor insan.
Kader deyip geçilecek bir şey değil…
İhmal var mı, varsa ne, ne kadarlık tedbir alınsaydı, bu canlar bugün aramızda olurdu onu da bilmiyoruz.
Ölmeden mezara girdi, alın teriyle evine ekmek götüren kardeşlerimiz, ağabeylerimiz, çocuklarımız…
15 yaşındaymış biri… Bakalım kaç yavru daha oradaydı…
Acı çok büyük. Gün geçtikçe de katmerlenecek biliyorum…
Kimbilir ne hikayeler çıkacak o meşum yerden…
Kaç çocuk….
Kaçı evlilik hazırlığındaydı, kaçı baba olmaya hazırlanıyordu, kaçı sevdiği kızı isteme hayalini kuruyordu, kaçı gurbette üniversite okuyan çocuğuna harçlık göndermenin hesabını yapıyordu, kaçı kızına çeyiz hazırlama derdindeydi, kaçı ödeyemediği kredi kartının faizinin ne kadar olduğunu hesaplıyordu, kaçı o gün karısıyla tartışmış, boynu bükük ayrılmıştı evden, kaçı aybaşında çocuklarının beğendiği oyuncağı alacaktı, kaçı aldığı evin taksitini ödüyordu, kaçı artık ocağa inmeyeceği günlerin hayalini kuruyordu…
Birçok yaşam serilecek önümüze…
Onlar için yarım kaldı her şey…
Ne var ki aileler için hayat bitti…
En az 200 kadın dul, 800 çocuk yetim kaldı.
Anneleri, babaları, amcaları, teyzeleri, dayıları derken en az da bin aileye ateş düştü.
Soma yandı, Türkiye yandı, evler ocaklar söndü.
“Riskli işti” deyip, sineye çekmeyeceğiz bu ölümleri, daha önce yaşanan ölümler gibi…
Kimse suçlu çıkacak ortaya…
İhmalin adı konacak…
Hesaplar sorulacak, o ailelerden ve tüm Türk halkından helallik alınacak…
Başka türlü sönmez o ocağın yüreklere saldığı ateş…