Ocağımız söndü, artık bir torba kömür ısıtmaz bizi. Bir kömür ki evimizi ısıtmıyor, ciğerimizi yakıyor…
Mutluluğun resmini bilmem ama acının çok fotoğrafı çekilir benim ülkemde. Yüzlerce insanın gözyaşlarına tanık oldu yine Türkiye.
Manisa’nın Soma ilçesinde yaşanan maden patlamasında ciğerimiz yandı, yandı, kül oldu. Yüzlerce ölü var. Yazması kolay, yüzlerce ölü! Yüzlerce can demek, yüzlerce baba, yüzlerce evlat demek! Yüzlerce ananın gözyaşı, yüzlerce evladın acısı demek.
“Maden kazası” demek ise vicdansızlık gibi geliyor bana. Kaza değil tedbirsizlik, denetimsizlik, emek sömürüsü. Kader değil cinayet!
15 yaşında bir çocuk işçinin ölü bedeni çıkıyor madenden. Adı Kemal Yıldız. Yaşıtları yaşamının en güneşli günlerini yaşarken, O güneş görmeyen ekmek teknesinde alın teri döküyordu. 15 yaşında bir çocuğun çıktığı maden ocağı denetimin, tedbirin göstergesi midir?
Hepimizin evladı var, bir kez olsun o çocuğu kendi evladınızın yerine koyun ve sorun kendinize, bu ihmal değil de ne? Bir kez olsun, objektif olmayı deneyin. Siyasetiniz yerin dibine batsın, bir kez olsun sadece insanı düşünerek sorun kendinize, bu nasıl kaza?
Ekmek almaya giderken öldürülen 15 yaşındaki çocuğun ölümüne zerre yüreği sızlamadan “işi ne diye soranlar”, öncelikle bu memlekette “o yaştaki çocukların cehennemin dibinde, güneş görmeyen yerlerde işi ne” diye sormalılar.
Çalışma Bakanı’mız “15 yaşında bir çocuk orada olmamalı” dedi. Kendisi kesinlikle çok haklı. Bence de olmamalı… Peki bunun denetimi kimde Sayın Bakan?
Prof. Dr. Orhan Kural’ın “Karbonmonoksitten ölüm çok iyi bir intihar yoludur maalesef. Çok tatlı bir ölümdür, hiçbir şey hissetmezsiniz” açıklaması var bir de. İşte gerçek bir profesör!
Ekmek! Ne büyük nimet… Hiç de kolay kazanılmıyor. Bir ekmeğe bir ömür. Çoluğuna çocuğuna ekmek götürebilmek için harcadığın emeğin karşılığı canın olmamalı. Madenden bir umutcasına sağ kurtulan işçi, sedyeye yatırılırken “çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” diye soruyor. Dünyanın en temiz yeri o an senin ayakların oluyor kardeşim. Keşke yer yarılsa da içine girsek.
Güneş görmeyen ekmek teknelerinin onurlu işçileri! Gittiğiniz yer güneş olsun…