Sona iyice yaklaşıldı. Nefesler tutuldu herkes sandığa gideceği günü bekliyor.Yada birileri öyle sanıyor. Halk bu sefer şaka yaptık deyip sandığa gitmeyecek.
Bu halk son iki yıl içinde 4. Kez sandığa gitmiş olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalırsa ki gidişat onu gösteriyor bu sayı 5’e yükselecek.
Hangi ülkede bu kadar seçim oluyor?
Tabi ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde …
Halk sıkıldı, siyasilere ve siyasete olan güven azalıyor. Siyasiler bu konuda suçu birbirine atsa da aslında bu konuda suçlu hemen hemen hepsi.
Birbirlerine çamur atmayı bıraktıkları zaman, işte o zaman bu memlekette bazı şeyler değişir ve gelişir.
Memlekette bir suçlu psikolojisidir aldı başını gidiyor. Sol’dan birini görürsünüz sağı suçlar, sağdan birini görürsünüz solu suçlar. Kimse kendine suç aramıyor. Herkes sütten çıkmış ak kaşık.
Peki suçlu kim inana güvenen ve oy veren halk mı?
Böyle devam ettikleri sürece bizim siyasetten ve siyasilerden ne köy olur ne de kasaba…
“Prensip kararı”
Son günlerde yeni bir akım da aldı başını gidiyor. “Prensip kararı” lafı moda olmuş.
Kimi ararsanız prensip kararı diyor başka da bir şey demiyor.
Ne mühim bir şeymiş bu prensip kararı. Memleket ufak. Herkes herkesin ne olduğunu biliyor. Konuşmayınca size dokunmayacaklar mı ki “prensip kararı” alıyorsunuz.
Tabi ki herkesin özgür iradesi var. Demokratik bir ülkede yaşıyoruz, bunu savunuyoruz. Konuşmama hakkına herkes sahip. Ama daha önceki seçimlerde susmakta zorlanan kişilerin bu seçimde susma kararı pardon “prensip kararı” almalarını hayretle karşılamamak mümkün değil. Elbet vardır bir bildikleri diyerek mutlu bir hafta diliyoruz…