Dün annelerimizle güzel zaman geçirmek için belki de bir hafta öncesinden hazırlanmaya başladık. Hediyeler aldık, yemekler organize ettik.
Mutluluk tablosu olarak isimlendirdiğimiz resimleri sosyal medya da ibret-i alem için paylaştık.
“Sevgi” bu olamamalı, bu şekilde yaşanmamalı…
Hissettirilmeli, çünkü sevgilerin en özelini zaten o bizi karnında hissettiği andan itibaren bize duyuyor. Bizden ise tek isteği “hayır”…
O “hayır”ın yanına sadece “lı” eklememiz gerekiyor…
“Özel gün” diye isimlendirdiğimiz Anneler Günü’nün dışında kalan günlerde annemiz için gerçek anlamda bir şeyler yapabildik mi?
Gerçekten O’nun bize verdiklerinin ne anlama geldiğini kavrayarak, kaçımız annemizin yanında olabildik?
Uzakta olsa da kaçımız anneler gününde değil de nefes aldığımız her gün annemize şükranlarımızı sunup ona olan sevgimizi hissettirdik?
Peki, kaçımız “anne” kelimesinin aslında sadece bizi doğuran anlamına gelmediğini biliyoruz?
Bazılarımızın anneleri hiç dönülmeyecek bir yola gittiler, bazılarımızın anneleri ise uzakta, kimimiz ise halen daha ana kuzusu…
Her nerede olurlarsa olsunlar, onlar bizim yaşama sebeplerimiz.
İyi ki varlar… Ve iyi ki bizim annemiz oldular
Aşağıdaki ufak dizleler ise hepimizden annelerimize gelsin…
Kısa ve yorucu hayatta tutunabildiğim dalım,
Başımı omuzuna yasladığımda gözyaşlarım akmasın diye dua eden,
Taşlı yollarda tırnakları sökülürcesine yolumu temizleyen,
Nefesi ile bana hayat veren,
Her düştüğümde elimden tutan,
Korkularımda aydınlığa ulaştıran,
Açamadığım kapılarda anahtarım olan,
Bana kanından can veren annem,
Seni çok seviyorum…