Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyeti Meclisi’ndeki siyasi partilerin başkan ve temsilcileri ile bir araya gelecek. Bu önemli toplantının ana gündem maddesi ise Kıbrıs konusunda, sonunda masaya döndürülebilen Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasaidis ve Güven Yaratıcı Önlemler…
Bir önceki dönemi hatırlayanınız vardır mutlaka. 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da zaman zaman siyasi parti başkanlarını toplar ve Kıbrıs konusunda görüşmeler gerçekleştirirdi. Bu toplantılar ya önemli bir misafirin ardından ya da hayati önem taşıyan bir kararın alınmasından önce ve alındıktan sonra olurdu.
Toplantının sonrasında bazı taraflar konulardan memnun olurken bazı taraflar ise memnun olmadıklarını yüz ifadelerinden belli ederlerdi konuşmalarına bile gerek kalmazdı… Şimdi roller değişecek mi merak ediyoruz doğrusu. Memnun olmayanlar memnun, memnun olanlarda memnuniyetsiz tavır mı takınacaklar? Yoksa birlik ve beraberlik içinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya destek mi verecekler?
Tabi bu durumda toplantıda masaya yatırılması beklenen en önemli konu GYÖ’ler. Kaldı ki yeni müzakereci, eski Dışişleri Bakanı Özdil Nami ve Rum Yönetimi Müzakerecisi Andreas Mavroyannis GYÖ’ler üzerinde ortak bir çalışma içindeler ve sonuç merakla bekleniyor. Acaba bu ortak çalışmadan da kesitler sunulacak mı? Parti başkan veya temsilcilerinin görüşleri de alınacak mı? Bütün bunlar toplantının sonundaki yüz ifadelerinden anlaşılacak. Hadi hayırlısı…
Bugünden bahsetmişken biraz da dünden bahsedelim. Dün 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramıydı. Kimi için tatil, kimi için eziyet, kimi için de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle andıran özel günlerden biriydi…
İşte tam da bu dönemde siyasetin kazanda fokur fokur kaynadığı, vatan için gelecek kaftanlarının dikildiği, gençlerin önünü daha iyi görmesi için atıldığı söylenen adımlar…
Bir yanda bunlar olsun varsın ama biz Ata’nın bize bıraktığı şu satırları bir kez daha hatırlayalım ve diyelim ki; Daha nice 19 Mayıs’lara…
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk