Ne güzel geçiyor günlerimiz. Açıyoruz instagramı “Acaba Şeyma Subaşı” bugün neler yapmış… Peki ya “Eda Taşpınar”…
Senin saçın Eda’nınkine benzemiş, benimki Şeyma’ya… Hele o burun. Aman Allah’ım. Onunla sokağa çıkılır mı? Burnunu kes, kutuya sakla, öyle çık sokağa. Ya da git; estetik yaptır ama lütfen “Burcu Esmersoy’a” benzesin… Botoks zamanın da geldi de geçiyor bile…
Onun kıyafeti, bunun saçı, onların evi… Yahu bana ne, sana ne, size ne…
Herkes kendi hayatından kopmuş, başkasının hayatını yaşıyor. Yaşamakla da kalmıyor; insanları da ona göre değerlendiriyor; üstüne üstlük eleştiriyor. Hayır hayır tarzın olmamış canım. “Kuş öldü baby.”
Birazcık araştırma yaparsak; eğitim kitaplarında şunu görürüz. Her birey “tekdir, özeldir, kendine özgüdür”. Yani sen de ben de o da. Eğer ki sen başka kişilerin ağzından ve hayatlarından yorum yaparsan; sen artık bir “bir”ey değilsin üzgünüm!
Sevebilirsin, takip edebilirsin ama içinde kaybolmak başka bir şey! Böyle böyle her yer profesör doluyor tabii… Hayatımız instagram ya çünkü. Kavga ettin bas bloğu. Canını sıktı sil gitsin. Wow! Polis kelepçeyi taktı; kaçın Tepkilerimiz artık instagram/sosyal medya. Ağzımız ellerimize; gözlerimiz telefon ekranına dönüştü. Çünkü maalesef konuşmayı unuttuk….
Herkes birbirini taklit ediyor. Hayır taklit etmese de zaten “taklit etti” oluyor. “Benim kopyam” “Ben o sözcüğü paylaşmıştım”. Üstüne üstlük ciddi ciddi bu durumlara sinir olunuyor. Arkadaşlar stop! Tamam sakin Hepiniz güzelsiniz.
Sevgi pıtırları; Dünya’da daha büyük dertler var. Bak cidden var. Savaşta olan ülkeler var mesela. Aç olan, okula gidemeyen çocuklar… Kendi ülkemizde kıyafeti, düzgün evi olmayan çocuklar var. Bu insanların düzgün kıyafeti yok ki birini taklit etsin!
Şükretmeyi bilmemiz gerekiyor. Gelin birlikte kitap, kıyafet toplayalım; onların resimlerini çekip atalım. Bunu görüp; aynısını yapanlar mı oldu? Bir alkış da benden gelecek.
Faydalı işler yapmak yerine; enerjimizi boş şeylere harcıyoruz. Kendimizi değiştirip, iyi yönde geliştirmek; bunu yaparken de etrafa faydalı olmak bizim elimizde. Bu ayıp bir şey değil ki? Bana sorsanız 5 sene önceki benle şimdiki ben arasında dağlar kadar fark var derim. Hatta çok uzağa gitmemeli 2 ay önceki benle şimdiki ben arasında bile dağlar kadar fark var. Arada oturup öz eleştiri yapmak çok önemli. Hiçbirimiz kusursuz değiliz. Hepimizin hataları oluyor. Bunların farkında olup, ders çıkarmak inanın size çok büyük fayda sağlayacaktır. Kendimden biliyorum ;)
Kimseye kelepçe takmayın, kimseyi de kendine özgü hayatı var diye yargılamayın. Paylaşın storyleri, atın resimleri.. Siz sizsiniz… Sizden de sorumlu olan kişi yine sizsiniz. Birey olarak yola devam etmeyi unutmayın. Sevgiyle ve kendinizle kalın!