Türkiye’nin Nato’ya girdiği tarihten itibaren . Türkiye’de, bu giriş her zaman yorumlanmış ve yorumlanmaya da devam etmektedir .
Zamanın iktidarları, batılılaşma felsefesi adı altında . Komünist rejime karşı, oluşturulmuş militaris güç olan ve ABD’nin başını çektiği bu ittifaka girmekle, batılılaşmanın mümkün olacağını düşünerek. Bu ittifaka girmek için, can atmaya başladılar ve bu ittifaka girmenin yolunu bulmaya çalıştılar .
Çünkü, sonuçta, Türk Halkı batılılar gibi modern ve kalkınmış bir duruma gelecekti .
Türkiye’nin ismi, o dönemde, değişikliğe uğratılarak . Küçük Amerika ismi veriliyordu .
Türk halkına bu konuda öyle umutlar verilmişti ki, herkes Amerikalı gibi olmayı, iple çeker hale gelmişti .
Tabii, Amerikalı gibi olmak, pek de kolay bir şey olmasa gerek.
Madem Türkiye Nato’ya girmekle “Küçük Amerika “ olacaktı .
Türkiye’nin, rüştünü ispat edip . Bir bedel ödemesi gerekirdi .
Bu bedeli ödeyeceği olay da, bulunmuştu .
Türkiye, Kore savaşlarına asker göndermekle, hem rüştünü ispat edecek . Hem de istenilen bedeli ödeyecekti .
Takvimler, 17 Eylül 1950’yi gösterdiğinde . Türk askerini binlerce kilometre uzaklıktaki, Kore’ye götürmek için, demir alınıyordu . Kore savaşları üç yıl sürdü . 721 şehit ve 175 kayıp verildi .
Toplam , 896 Mehmetçik, hangi ilke için savaştığını bilmeyerek şehit oluyordu .
Türkiye, istenilen ilk bedeli ödemiş olduğuna göre . Sözde Küçük Amerika olma yolunda, İlk adım atılmalı ve Türkiye Nato’ya alınarak , “Küçük Amerika” olmanın yolu açılmalıydı .
Bu yolun ilk adımı olarak, Türkiye 18 Şubat 1952 ‘de, TBMM Nato Anlaşmasını onaylayarak. Türkiye resmen Nato üyesi oluyor ” Küçük Amerika” olmanın da ilk adımını atıyordu .
Türkiye, artık NATO’nun bir üyesi idi .
Nato üyesi olan Türkiye’den, ikinci bir bedel ödemesi istendi .
Değerli okurlar. Bu bedel neydi ?
Bu bedel, Türkiye’nin, tam bağımsızlığını ve egemenliğini sağlayan . Savunma sanayiinin, ortadan kaldırılması ile elde edildi .
Arkasından, siyasi ve ekonomik bedeller verilerek . Türkiye, bağımsızlıktan koparılarak . Bağımlı hale getirildi .
Artık silah ve mühimmat . Nato ve ABD’den geliyordu .
Türkiye’nin, bu alanda kendini geliştirmek için yaptığı her hamle takozlarla engellenerek . Tabir caiz ise, cendereye sıkıştırılmış bir duruma getirildi .
Türkiye coğrafyasının önemli bölgeleri . ABD üssü haline getirilip . TC devletinin kontrolü dışına çıkarılmış . Türk Ordusuna bağlı subayların, bu üs karargahlarına girmesi engellenmişti .
ABD’nin casus uçakları, SSCB’ne . Türk hükümetlerinin haberi olmadan gönderilmiş . Türkiye, SSCB karşısında çok güç durumlara düşürülmüştü .
Nato karargahlarında . Nato subayları tarafından, SEVR paçavrasının nasıl canlandırılacağının hesabı kitabı yapılmaktaydı .
Yahudi destekli PKK, Amerika tarafından beslenmekte ve silahla donatılıyordu . Sevrin bir parçası olan Kürdistan coğrafyasını oluşturmak için . ABD uçakları ile bu teröristlere silah ve cephane atılması . Bunu tespit eden bir Türk Generali olan , Eşref Bitlis Paşayı havada uçakla düşürerek şehit etmeleri .
Kıbrıs Türk Halkının imhası karşısında . 1964 ‘de zamanın Başkanı Jhonson tarafından Türkiye Başbakanı İnönü’ye yazılan küstahça mektup .
Türkiye’nin ne denli bağımlı hale getirildiğini göstermesi bakımından, dikkate değer kanıtlardır .
Aradan 45 yıl geçmesine rağmen . ABD’nin Türkiye’ye karşı değişmeyen bakış açısını kanıtlayan, ikinci küstahça yazılmış mektup .
Mektup, TC Savunma Bakanlığına yazılıyor .
Yazan, ABD Savunma Bakan Yardımcısı . Üslup ve içerik olarak, 64’dekinden hiç farkı yok .
Anlaşması yapılan, parası ve taksitleri ödenen F- 35 ‘ler için. ABD’nin müttefiki olan Türkiye’ye yaptıkları .
Türkiye’nin düşmanları ile, ittifak içinde olmaları .
Kıbrıs’ın batısındaki, hidrokarbon olayı karşısında. Başta ABD ve Nato üyesi ülkelerin . Bir Nato üyesi olan ve uluslararası hukuka göre hareket eden Türkiye’ye karşı, hasmane ve şer ittifakları oluşturmaları.
Burada, şunu belirteyim ki, AB ve Nato, kurum olarak ayrı olsalar da. Üye ülkeler bir bütündür .
Nerede ise tümü . Hem AB üyesi . Hem de Nato üyesi . ABD hariç .
Bunların yedi tanesi, Malta’da toplanıyor . Başını Fransa Başkanı Macron çekerek . Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri ile ilgili olarak tehditler savuruyor .
Bunlar perdenin önü .
Arkasını bilemiyoruz .
Türkiye 67 yıldır Nato üyesi .
67 yılda. Nato’nun Türkiye’ye getirisi ne olmuştur ? Geri bıraktırılmasından başka ..