Ülkemiz şu son günlerde gerçekten hiç istemediğimiz derecede kötü olaylara sahne olmaya devam ediyor.
Kuzey Kıbrıs’In kanayan yarası trafik kazaları, hiç dinmeyecekmiş, hiç bitmeyecekmiş gibi devam ediyor ve içimizden sanki sırada birileri var gibi can almaya, yuvaları yıkmaya devam ediyor.
Hayat pahalılığı, geçim derdi, bu ülkenin sorunu değil, bu ülkenin seçilmiş vekilleri yok veya bu ülkenin bir hükümeti yokmuş gibi “serbest piyasa ekonomisi” görüntüsü altında “das kapital” insanları soymaya devam ediyor.
Adli olaylar gazetelerin artık en çok okunan, sosyal medyada en çok tıklanan bölümleri oldu. Her gün mutlaka birileri uyuşturucudan yakalanıyor veya yargılandığı mahkemelerde cezaevine gönderiliyor.
İşadamları, konumları ve sıfatlarını unutarak yasadışı işlere bulaşmak suretiyle saygınlıklarını yitirerek yargının yolunu tutuyor.
Milletvekilleri asli görevleri olan “halkın vekilliği” görevini unutarak, kendilerini seçerek meclise gönderen, kıyak maaş almalarını sağlayan halkın derdi ile değil, kendi siyasi geleceklerini nasıl devam ettirerecekleri düşüncesiyle hareket ediyor.
Ötekileştirme, ayrıştırma, son gaz devam ediyor.
Malesef bu en üstten en alta kadar, insanları acımasızca bölen düşüncelerin yoğunlaştığı bir ortama giriyor.
Bir “Eko Gün” olayını bu kadar büyüten, halkına karşı insafsızca boykot uygulayan bir ülke bulamazsınız dünyada.
Ama emir büyük yerden geliyor!
Diyor ki, “boykota devam” sonuna kadar boykot uygulayacaksınız.
Diyorum ya, ayrımcılık içimize işlemiş o denli, ruhumuzu sarmış ötekileştirme ve Türkiye düşmanlığı.
Oysa, şu küçücük ülkede halledilmeyecek hiç bir problem olmamalı, sorunlar rafa kaldırılmamalı.
Ne yazık ki, bırakın sorunları halletmeyi, daha da sorun yaratmakta, insanları tahrik ederek birbirine düşürmekte üstümüze yok.
Şiddetin her türlüsüne hayır derken, fiziki şiddet uygulayarak, insanları darp eden, cam çerçeve indirenlerle, yazdıkları yazılarla insanlar arasında kin ve nifak tohumu yaratan gazeteyi de unutmamak gerekir. Bu da şiddetin bir başka yüzüdür, gerçekte.
Diyorum ya, gazetelerde en çok okunan bölümler adli ve polis olayları, her geçen gün de artmaya devam ediyor.
Her gün mahkemelerde birileri yargılanıyor, cezaevine gönderiliyor, sanki yer varmış gibi cezaevinde.
Cennet gibi ülkeyi cehenneme çeviriyoruz ya, helal olsun bize.
Ne zaman empati yapmayı, ne zaman gerçekten yaşadığımız bu ülkenin değerini ve onu koruyarak sevmeyi öğrenirsek, işte o zaman sevgi tohumları yeşerir bu cennet ülkede ve de dağılır kara bulutlar ülkenin üzerinden, başlıkta yazdığımız gibi...