Yarın anneler günü…
Kimileri şanslı…
Koşacakları, sarılacakları bir anneleri var…
Kimileri hüzünlü…
Koşacakları, sarılacakları anneleri bu dünyadan çok uzakta…
Ama onların da hatıraları var, anneleriyle yaşadıkları güzel günler var…
Her ne kadar ticari de bulunsa, bir zararı yok aslında, senede bir gün de olsa annelerimizi çok özel hissettirmenin…
Dünyada hangi varlık sizi her şart altında böylesine koşulsuz kabul eder, sarıp sarmalar, yaralarınızı iyileştirir…
Hangi insanın yanında çocukluğunuza dönebilir, kocaman adamlar, kadınlar da olsanız çocuk gibi davranmanıza izin verilir…
Bugün hayattaysa eğer…
Annelerimize sarılalım, doyasıya kokusunu içimize çekelim…
Uzaktaysa eğer…
Sesimizi ondan esirgemeyelim…
Yarın çok geç olabilir…
Aradığınız o kokuya, o sese hasret kalırsınız yoksa…
Siz dünyada anneler gününün yaratıcısının bile annesiyle hayatta iken hep kavgalı olduğunu biliyor muydunuz?
Kendisi de anne olamadan bu dünyadan göçüp giden, ABD’li öğretmen Anna Jarvis’in hikayesi bile tek başına ibret verici aslında.
Annesinin yokluğunda nasıl suçlamış kendini…
Belki de hayattayken ondan dileyemediği özrü, annesi öldükten sonra anneler günü için yaptığı mücadeleyle nasıl dilemeye çalışmış?
Anna Jarvis, ilk kez 1908 yılında bir okulda 407 çocuk ve anneleriyle gerçekleştirdiği bu özel kutlamanın resmileşmesi için yıllarca mücadele etmiş, ancak 1914 yılında bunu ABD Temsilciler Meclisi’ne kabul ettirebilmişti…
Kendisi için bu kadar duygusal anlamlar ifade eden günün ticarileştiğini görünce birçok davalar da açmış, ancak hiçbirini kazanamamıştı ABD’li öğretmen…
Ama yine de ticari falan demeden bir küçük hediyenin de zararı olmaz aslında…
Bu sabah kalktığında anneniniz hayattaysa çok şanslısınız koşun yanına…
Yanına ulaşacak kadar şanslı olamayanlar sarılsın telefona…
Sesini de duymak imkansızsa eğer göçüp gittilerse bu dünyada çok uzaklara…
Siyah beyaz fotoğraf albümüyle başlasın bugün…
Ona hayattayken en yakın insan kimdi bir düşünün…
Teyzeler vardır, belki de arkadaşları…
“Onun yerine seni aradım” deyin, onların anneler gününü kutlayın…
Peki ya anneler…
Son nefeste ne söylemek isterdiniz en yakınınızda olan kişiye acaba?
Ya da kimin olmasını isterdiniz o en son anda?
Tanıdık mı olmalı, ya da hiç tanımadığınız biri mi olacak o an acaba karşınızda?
Bir romandan fırlamış, bir film karesinden çıkmış gibi cümleler mi kurardınız?
Yoksa olmayacak şeylere üzüldüğünüz için pişmanlıklar mı geçer içinizden bir ömrün o son final zamanında?
Vaktin nasıl geçtiğini bilmeden geldiğiniz o bir ömrün en son anında, kim bilir kaç bahar geçmiştir hayatınızdan…
Ama siz en çok birkaç baharı unutamamışsınızdır hayat denen uzun maratonda.
Yanınızda koşan eşinizi, çocuklarınızı da sevmediniz demiyorum ama…
Kim bilir belki de “diğer yolda yürüsem nasıl olurdu” diye düşünürken yakalıyorsunuz ara ara kendinizi…
Siz de sevgili anneler…
En son anı beklemeden sevdiklerinize içinizden geçenleri söylemeniz dileğiyle.
İyi hafta sonları… Anneler gününüz kutlu olsun…