Halkın Partisi’nin emanetçi Başkanı Yenal Senin, yurtdışından gelenlere karantina uygulaması yapılmasının toplumu rahatlatacağını düşündüklerini söyledi.
Yenal Senin, “15 gün süreyle karantina uygulamasına geri dönmek; hem içteki vakaları kontrol altına almak hem sağlık altyapımızı biraz rahatlatmak ve 14 Eylül’de açılacak okullar nedeniyle velilerin kaygılarını da biraz indirmek açısından işe yarayacağını düşünüyorum” demeyi de ihmal etmedi.
Peki bunu kime söyledi?
Katıldığı bir TV programında gazetecilere söyledi. Oysa bu konuyu söylemesi gereken kişi, oturduğun koltuğun asıl sahibi, yani emanetçisi olduğu Sayın Özersay’dı.
Sayın Yenal Senin partisinin hükümet ortağı olduğunu unutup, muhalefet gibi konuşabilir. Ama biz onlardan icraat bekliyoruz. İcraat dediysek böyle saçma sapan icraatlar değil elbette.
Neden mi?
Şöyle ki, kaygıları azaltmak için 15 süreyle karantina uygulamak demek, aslında 15 gün ülkeyi kapatmak demektir.
Daha önceki iki aylık kapanmanın maliyetini karşılamakta güçlük çeken devlet, 15 günlük fiilen kapanma anlamına gelecek karantina uygulamasının bedelini nasıl karşılayacak?
Sayın Yenal Senin, bunu açıklarsa belki de kendisini anlayabiliriz.
Güney’de bizim iki katımız vaka var. Onlar kapanıyor mu?
Üstelik üniversite sınav sonuçlarının açıklandığı bir ortamda gelecek öğrencileri 15 gün karantinada tutmak, bu öğrencilere gelmeyin demekle eşdeğer anlam ifade eder.
Turizmde yolcu sınırlamasıyla turiste gelmeyin diyerek otellere kilidi vurduk.
Şimdi sıra 15 günlük karantina uygulamasıyla öğrencilere de gelmeyin diyerek üniversitelerin kapısına kilit vurmaya geldiyse o başka.
Elbirliğiyle her yeri kapatalım, tası tarağı toplayalım… Evlere çekilelim... Sayın Yenal Senin bunu mu söylemek istiyor?
Yoksa giderek yükselen muhalefete şirin gözükmek için takla atmak peşinde mi?
Başbakan Ersin Tatar, zaten gerekeni yapıyor.
Dün Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin hemen yanında başlanan ve 45 günde biteceği açıklanan pandemi hastanesini incelerken, Türkiye’ye ve elbette bu hastanenin yapımı için talimat veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti.
Ancak bir grup Türkiye karşıtı zihniyet yine harekete geçti. Aylardır “hastane nerede” diye soranlar, bu kez işin aceleye getirildiğini savundu.
Başbakan Tatar’ın işi zor. Bir yanda kendisini her fırsatta arkasından hançerlemeye hazırlanan hükümet ortağı, diğer yanda yeminli Türkiye düşmanlarının amansız muhalefeti.
Ancak doğru tektir. Sayın Tatar, bu puslu ortamda o doğruyu bulabilirse önü açıktır. Aksi halde Cumhurbaşkanlığı seçimi kendisi için kabus olacaktır. Bizden söylemesi…