Sesli Kitap

Eli kolu kalkmayan hasta yavrusuna mis gibi tavuk suyuna çorbayı kendi içiren bi annenin hassasiyeti gibi. İşi gücü bitmeyen birine sen işlerine bak ben sana kitap okurum demek, ah cânım ne incesin… Artık gerçek dostum sensin.

‘Haberiniz olsun yeni bir şey öğrenmiyoruz’ yazıp, içindeki sebepsiz kini kusan birinden aldığım bir mesaj vardı. O mesaja binaen şunu söylemek isterim ki; malesef ben gazeteci değil yazarım, yazar. Belki benim cahillimdendir diye Google’a da sordum. Teyit ettim.
Aynen şöyle diyor:
1.bilim, sanat ve yazın alanlarında kitap yazan kimse.
2.yazınla uğraşan, yazınsal yapıtlar veren, yazdıklarıyla tanınan kimse, yazıncı.
Dikkatinizi çekerim haberci diye bi tanım geçmiyor. Ayrıca gazetedeki yetenekli arkadaşlarımız o işin hakkını veriyor. İsteyen haberleri köşesinde yorumlar, istemeyen de benim gibi leyla leyla şiirler yazar, edebiyat parçalar. Çünkü belli ki bana mesaj atan bu kişi görevimi tam olarak böyle yorumluyor. “Leyla leyla yazmak” “Dünyadan bî haber olmak”...

Hayatta en felaket şey nedir bilir misiniz?
1)Yemek yiyen bir köpeğe bulaşmak
2)Bi köşe yazarına sallamak
Hayır, demek köşe yazarlarının sultan köşkünde mağrur bi endamla had bildirmeleri boşa değilmiş. Öğrenmiş ve deneyimlemiş oldum. Umarım siz de haberci-gazeteci ve yazar arasındaki farkı kavrayabilmişsinizdir.

Ayrıca hakkımı da yedirmem arada haberlere, gündeme kayıtsız kalmayıp edebiyatı en güzel rafımda beklettiğim de oluyor. Mesela bugün de o günlerden biri. Konu: Sesli kitap. Epeydir kitap okumak istiyor ama 2 bebekli hayat koşturmacasında ötürü bir türlü fırsat bulamıyordum. Çünkü okumak için; boşta iki el gerekliydi. Ya da en azından bir el ve sessizlik içinde bir kulak lazım diye biliyorum. Bugün kesik uzvu yerine 20 saatlik zor bir ameliyatla dikilmiş hastanın, yeniden uzvuna kavuştuğu o an kadar mutluyum. Düşünsenize yemek yaptım, çocukları doyurdum, çamaşır yıkadım, astım ve tüm bunları yaparken kulağımda kulaklık kitap dinledim. Uzun zamandır elbet bi an vakit bulurum diye ağzımın suyuyla okumak için beklettiğim kitabı yarıladım... Vay be! Sesli kitap diye birşey varmış. Ve ben bunu 32 yaşımda tanıdım. Bunlar hep edebiyata merakımdan oluyor. Leylayım çünkü. Öyle yazmıştı takipçim.

Ama ben gerçekten çok mesudum. Öyle mesudum ki; kulağımda kulaklık saatlerdir dinlediğim kitapla tüm işleri yapıp, soru soran yavruma anlamadan tebessümle orta kararlı bi bakarız bakışı atıyorum. Tabi neye bakıyoruz duymadığım için orası biraz sallamasyon. İşin özü şu ki; Eli kolu kalkmayan hasta yavrusuna mis gibi tavuk suyuna çorbayı kendi içiren bi annenin hassasiyeti gibi. İşi gücü bitmeyen birine sen işlerine bak ben sana kitap okurum demek, ah cânım ne incesin… Artık gerçek dostum sensin.

:

:

:

: