Ünlü Rus yazar Anton Çehov, “Tiyatroda ilk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır. Eğer patlamayacaksa o tüfek orada asılı olmamalıdır” der.
Ünlü Rus yazar Anton Çehov, “Tiyatroda ilk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır. Eğer patlamayacaksa o tüfek orada asılı olmamalıdır” der.
Bu ilkeyi siyaset için de genelleştirebiliriz. Eğer bir ülkede partilerin birinci gündemi erken seçim tarihi olmuşsa o seçim, er ya da geç geç yapılacaktır. Bundan kaçış olamaz.
Başbakan Ersan Saner, UBP'nin erken seçim tarihi önerisini Nisan 2022 olarak açıkladı. Ancak bu tarih, hiçbir parti tarafından benimsenmedi.
Erken seçim tartışmalarına hükümet ortağı DP sessiz kalırken, YDP ekim 2021’de ısrarlı. CTP “haziran”, HP “Ağustos” derken, TDP Bulaşıcı Hastalıkları Üst Komitesi’nin izin verdiği en erken tarihte seçime gidilmesini istedi.
Bugün toplanacak Bakanlar Kurulu’nda hükümetin bu konudaki fikri daha da belirginleşecek. Tarih Meclis’e de gelecek.
Ersan Saner, başbakanlık koltuğunda kurultayda genel başkanlık seçimine gitmeyi planlıyor olabilir. Ancak UBP kurultayını ekim ayına atarak, nisan 2022’de bir seçime gitme planı ne derecede gerçekçidir?
Bu ciddi bir tartışma konusudur.
Günde neredeyse ortalama beş altı eyleme sahne olan başkentte sendikalar ayakta. Meclis nisap konusunda sıkıntılı. Her pazartesi ve Perşembe günü açılacak mı diye adeta papatya falı baktırıyor.
Maliye sıkıntıda. Bakan Dursun Oğuz Ankara’da dün yaptığı temaslarla yaşanılan mali sıkıntıları aşacak kaynak akışını sağlamaya çabaladı.
Tüm bu toz duman arasında ülke bir de erken seçim tartışması içinde savrulmaya başladı.
Seçim aslında elbette çok tercih edilen bir seçenek değil. Gönüllerden geçen ülkenin sorunlarını reformist bir anlayışla çözecek, istikrarlı bir hükümet modelidir.
Ancak şu anki meclis aritmetiğinin böyle bir hükümeti ortaya çıkaramadığı da ortadadır.
O yüzden seçim, yeni bir sayfa açılmasına da vesile olabilir. İktidara kim gelirse gelsin, bu ülkeye gül bahçesi vaat edemez. Bu vaatte bulunan da yalan söyler.
O yüzden işe halka doğruları söylemekle başlanmalıdır. Aksi halde popülist politikalarla yola devam edenler toplumu değil, sadece kendilerini kandırırlar. Bizden söylemesi…