Toplumları derinden etkileyen pek çok olay vardır... Bunlardan biri de göçtür... Türkiye’den Almanya’ya işçi göçü de böyle bir olaydır... Osmanlı/Türkiye ile Prusya/Almanya arasındaki ilişkiler 250 yılı aşkın bir geçmişe sahip... Tarihte hiçbir başka iki ülke arasında bu derecede yoğun ilişki yaşanmamış... Ama iki ülke arasında altmış yıl önce başlayan işçi göçünün boyutu da bambaşka.... Türk ve Alman toplumunu derinden etkilemediğini söylemek mümkün değil...
* * * *
Şöyle bir etrafına bakarsanız fark edeceksiniz ki Almanya’da bir aile ferdi veya yakından, uzaktan akrabası, hısımı olmayan yoktur sanırım... Bu yıl Almanya’ya göçün 60. Yılı... Yarım yüzyıldan daha önce ellerinde bavullarla Sirkeci’den bilinmeyene doğru yola çıkanların Almanya’daki çocukları, torunları, torunlarının çocukları artık bambaşka bir yerdeler... Onlara ister ‘Avrupalı Türk’ ister ‘Türk asıllı Alman’ deyin onlar artık ne ‘gurbetçi’ ne de ‘Almancı’...
* * * *
Göçün etki boyutunun anlaşılması için nasıl başladığını, gerçekleştiğini bilmek şart... Türkiye’den Almanya’ya işçi göçü 1960’lı yıllardan sonra yoğunluk kazandı... Ama hareketlenme çok daha önce başlamıştı... 1961 Mart-Kasım arasında Çalışma Bakanlığı yapan merhum Cahit Talas da bir söyleşide ‘Türkiye’den Almanya’ya işçi göçü kendiliğinden başlamıştı... 1957-58’den itibaren işçiler, Almanya’da bir işverenle anlaşarak gidiyorlardı veya gidip orada iş arıyorlardı’ diyordu...
* * * *
Özellikle daha önce Almanya’da tahsil yapıp dönen kişilerin ‘tercüme ve iş bulma’ adıyla açtıkları bürolar, İstanbul’daki Alman girişimciler, çeşitli nedenlerle Almanya’da yaşayan Türkler aracılığıyla gidenler her geçen gün birer ikişer artıyordu... 1960’ta Almanya’da resmi kayıtlara göre üç bin kadar Türk işçisi çalışıyordu...
* * * *
‘İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın yükselen, gelişen ekonomik kalkınmasına artık biz tek başımıza yetemiyoruz. Bize yabancı işçiler gerekiyor...’ 5-13 Mayıs 1957 günleri Türkiye’yi ziyaret eden Almanya’nın ilk Cumhurbaşkanı Theodor Heuss Ankara’da onuruna verilen bir davette böyle diyordu...
* * * *
Türkiye’den işçi göçü akınını fark eden Almanya bu akını düzene koymak için harekete geçer... Dönemin Almanya Çalışma Dairesi BaşkanıAnton Seibel, 10-15 Haziran 1961 günleri Ankara’ya gelir... Dönemin Çalışma Bakanı Cahit Talas ile dönemin İş ve İşçi Bulma Kurumu BaşkanıKemal Gökçedağ ile görüşür... Temmuz 1961’de, İstanbul’un Tophane semtinde İş ve İşçi Bulma Kurumu binasında ‘Alman İrtibat Bürosu’açılır... Büronun başına Hans Meier isimli Alman getirilir... Dördü Alman yedi kişilik personeli vardır... Büro Almanya’nın ihtiyaç duyduğu iş gücünün seçilmesi ve sevk edilmesinden sorumluydu...
* * * *
Dönemin Akşam gazetesi 26 Temmuz’da aynen şöyle yazıyordu... ‘Şehrimizde kurulmuş olan Alman İş Bulma Kurumu, Batı Almanya’ya işçi sevkiyatına gelecek haftadan itibaren başlayacaktır.’ Kabul edilenlere ‘Davet Mektubu’ gönderiliyor, ardından Mecidiyeköy’deki büroda Alman doktorlar çok yönlü muayeneden geçiriyordu... Daha sonra Samatya ve Nişantaşı İşçi Sigortaları Hastaneleri de devreye girecekti... Bu aşamaları geçebilenlere bir çalışma sözleşmesi imzalatılıyor, yolluk olarak bir yiyecek paketi ve iki litre su ile Sirkeci’den trenle Münih’e doğru yola çıkıyorlardı... Haftaya devam edeceğim...