Batı dünyasında İslamiyet algısı

Bir Ramazan Bayramı daha idrak edildi...

Bir Ramazan Bayramı daha idrak edildi... Kandil, bayram gibi günlerdeki sohbetlerde, yazılarda din konusu ağır basıyor. Bu kutsal günlerin manevi boyutu dillendiriliyor. Din, ilahi bir kavramdır. Din, inanç, ibadet ve ahlak üçlüsünün bileşeni olarak kabul edilebilir. Bunları niçin mi yazıyorum… Almanya’da yaşıyorum. Yıllarca yaptığım meslek gereği toplumda hatırı sayılır Alman dostlarla da zaman zaman konu açılınca İslamiyeti de konuştum/konuşuyorum...
* * * *
Son yıllarda maalesef İslamiyet ekseninde din ve terör yakınlaştırılmasını fazlasıyla görüyoruz… Din şiddetin, terörün kaynağı olamaz, savaşı ve terörü lanetler... Almanya’da yaklaşık 1400 cami veya mescit, dört milyona yaklaşan Müslüman nüfus, İslamiyet konusundaki tartışmaları da beraberinde getiriyor. Almanya’nın bu konuda henüz net bir görüşe sahip olmadığına herkes hemfikir…
* * * *
Müslümanlar mı yoksa İslamiyet mi Almanya’nın bir parçası… Buna henüz net karar verilmiş değil bence… İslamiyet nasıl konumlandırılacak… Almanya’nın İslam algısı ne olacak… İslamiyet’e bakış açısını Avrupa kültüründeki İslam algısı mı yoksa 11 Eylül’den sonra yaşanan ciddi bir paradigma değişimi mi etkiliyor… Yoksa her ikisi mi… Kesin bir cevap vermek kolay değil…
* * * *
Almanya’da İslam zirvesi, din dersleri, İslamiyet kürsüleri gibi pek çok çalışma var… Bence başka şeyler de olmalı… Bu Johann Wolfgang von Goethe olabilir… Ondan önce İslamiyetle ilgilenen Alman filozofları Leibnitz, Lessing, Herder olabilir… Onların izinden giderek yeni çalışmalar başlatılabilir… Alman edebiyatının temel taşlarından Goethe’nin en önemli eserlerinden biri de herkesin bildiği ‘Batı-Doğu Divanı’dır. Kuran’da Bakara Suresi’nin 115. ayetinin meali şöyledir. ‘Doğu da Batı da yalnız Allah’ındır. O halde nereye dönerseniz orada Allah’ın yüzü vardır.’
* * * *
Johann Wolfgang von Goethe de ‘Batı-Doğu Divanı’nda bunu Almanca şöyle yazıyor… Doğu da Allah’ındır ! (Gottes ist der Orient) / Batı da Allah’ın ! (Gottes ist der Occident) / Kuzey ve Güney sahası (Nord-und südliches Gelaende) / Sulh içindedir O’nun kudretiyle… (Ruht im Frieden seiner Haende) /
Johann Wolfgang von Goethe’nin yaklaşık iki yüz yıl önce söyleyip yazdığı sulh ortamının en kısa sürede gerçekleşmesi, çatışmaların, savaşların, terör eylemlerinin bir an önce son bulması herkesin ortak dileği… İnsanlar barış, huzur içinde mutlu bir şekilde yaşamanın özlemi içindeler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de bu sulh özlemini ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ sözleriyle en güzel şekilde etmiş…
* * * *
Şiir sever misiniz, okur musunuz bilmiyorum... Ama yine de Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘Süleymaniye’de Bayram Sabahı’ isimli muhteşem şiirini okumanızı tavsiye ederim... Cumhuriyet sonrası Türk şiirine damga vuranlardan Yahya Kemal Beyatlı yazmış… Süleymaniye Camii,klasik Osmanlı mimarisinin en güzide eserlerinden biridir… Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında Mimar Sinantarafından inşa edilmiş...
* * * *
Şiirin adındaki ‘Bayram Sabahı’ kelimesi de şiirin manevi boyutunu vurgular. Aslında bu şiir değil, Behçet Necatigil’in deyimiyle bir öykü şiirdir… Şiirsellik ön planda ama satır aralarına bir hikaye sıkıştırılmış… Beyatlı da bu öykü şiirinde din tarih, sanat ve milletin bir sentezini sunmakta… Şair, kendini bir bayram sabahı Süleymaniye Camii’de bayram namazını beklerken bulur.
* * * *
Zaman perdesi aradan kalkmış, gecenin bitmeye yüz tuttuğu, tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren gökten meleklerle, yerden insanlarla cami hızla dolmakta... Bir öykünün anlatıldığı şiirde örneğin şairin ‘duyulan gökte kanad sesidir’ cümlesiyle anlatmak istediği kahramanlıklarda bulunmuş, şehitlik mertebelerine erişmiş insanlardır. Hepsinin ruhu şad olsun...

Bu haber 2373 defa okunmuştur

:

:

:

: