Yaz tatili geldi. Çocuklarımız, bu tatili nasıl değerlendirmeli ki bu tatil, onları bir üst noktaya taşıyabilsin? Bizler, çocukken yaz tatilinin gelmesini istemezdik. Neden mi? Nedeni, apaçık ortada: Yapacak pek bir etkinliğimiz; gidebileceğimiz yaz okullarımız yoktu. Şimdiyse, ev içi etkinlikler, özel üniversitelerin, otellerin yaz okulları, belediyelerin etkinlikleri, atölyeler vb. var. Yapılan bu etkinlikler arasında; mandala atölyeleri oldukça önem arz ediyor. Mandala etkinlikleri de son zamanlarda en çok tercih edilenler arasında yerini alıyor.
Sanskritçede “çember, hayat çemberi” anlamına gelen mandala, enerji tutan kap anlamına da gelmektedir. Mandala, doğu felsefesinde yüzyıllardır var olan bir tür dua ve meditasyon çeşididir. Kişisel yaratıcılık, gelişmiş farkındalık ve spiritüel gelişim süreçlerinden oluşan bir keşif yolculuğudur. “Sihirli Çember” diye adlandırdığımız ve rengarenk bir terapi yöntemi olan mandala, çizdiğimiz şekilleri belli bir düzene göre boyamaktır. Mandala, merkezden başlayarak dışa doğru daireler halinde genişleyen şekillerden oluşur. Zihnimizin gözünden kendi hayal gücümüzü kullanarak kendi karmaşık duygu, düşünce ve deneyimlerimize bir şekil veririz. Mandalalar yuvarlaktır; çünkü yuvarlağın bir enerjisi vardır. Yuvarlak şekiller, insana mutluluk, huzur verir. Anne karnı da yuvarlaktır ve bedenimizin merkezi de karnımızdır. Her mandala çizdiğimizde anne karnına, o çok mutlu olduğumuz yere, gideriz. Mandalaların mikro ve makro cosmos nedeniyle manyetik bir gücü vardır. Bizi içerisine çeker ve içeride tutar. Hortum, tsunami, bir uçağın motoru, değirmenler vb. Bu hareketlilik, bizim içerde kalmamızı sağlar. Buradaki çemberin anlamı, devinim, dönüşüm ve sonsuzluktur. Mandala çizmek, bizi bilinçaltımızla bağlantıya geçirir ve hayallerimizi başarılabilir hedeflere dönüştürmemize yardımcı olur. Mandalayı yapıyor olduğumuz anki hislerimizin, dileklerimizin mandala tarafından tutulduğuna inanılır. Dolayısıyla, mandalamızı çizmeden önce, arkasına kendimizde gerçekleşmesini istediğimiz dileğimizi yazarız, ona niyet eder, ona odaklanırız.
Bir Terapi Yöntemi Olarak Mandala ve Çalışma Grupları
Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung,1900’lü yıllarda Avrupa’da, mandalayı bir terapi yöntemi olarak Psikanalist çalışmalarında kullanmıştır. Kendi tabirimle mandala, bir yolculuktur. Öyle bir yolculuk ki bu, farkındalığımızı, yaratıcılığımızı, önce kendimize; sonra da insanlığa yavaş yavaş oluşturduğumuz uzun ve sabır isteyen bir çalışmadır. Çizdiğimiz mandalalar, duyguların renklerle ifadesi, uçsuz bucaksız düşünceler, mutluluğumuzu ölümsüzleştirdiğimiz dairelerdir. Bir çizgi, bir nokta, bir yaprak, kırmızı, mavi, sarı vb. renkler; tüm bunlar, bizimle doğanın içinde kendini gösteren ve bunlarla da kendini tekrar var eden gerçeklerdir.
Mandala çalışma grupları: 4,5 – 8 yaş / 9 – 12 yaş / 12 yaş üstü olmak üzere üç gruptur. Bu çalışmalar, bir saat boyunca süren çalışmalar şeklinde olup kişinin isteğine bağlı, bireysel ya da grup olarak yapılabilir.
Mandala Terapi Yönteminin Çocuklar Üzerindeki Etkisi ve Faydaları
Mandala terapi yöntemi, odaklanmayı artırdığı gibi dikkat dağınıklığını da yok eder. Çocukların duygusal zekalarının gelişmesi için bulunmaz bir etkinliktir. Bazı göz problemlerine de iyi gelmektedir. Mandala çalışmalarından sonra çocuklarda gözlenen değişiklikler: Kendilerini ve etraflarını saran gerçeği fark ederler. Kendi yaratıcılıklarını keşfederler. Hayal güçleri artar. El becerileri ve görsellikleri gelişir. Kendileriyle baş başa kaldıkları için dinleme ve anlama yetileri gelişir. Bu çalışmaların sonucunda, sabır, sakinlik ve soğukkanlılık kazanırlar. Stresleriyle kolaylıkla mücadele ederler. Dikkat sürelerinde farklılıklar görülür. Daha uzun süre dikkatlerini o anki konu üzerinde toplayabilirler. Grup çalışmalarında, gruba uyum sağlamalarında olumlu etkiler görülür. Kullandıkları renkler, onların iç dünyalarına dair çokça ipucu verir. Böylelikle, çocuğu anlamak, daha net hale gelir.