Pandora’nın kutusu açılsın ( 2 )

İntiharın Eşiğine Gelmek

İntiharın Eşiğine Gelmek
Yaşanılan kötülüklerin ardından psikolojik olarak ne kadar sağlıklı kalabiliyoruz ve de tüm bu kötülüklerin içinde kendimizi Dünyamızın neresinde görüyoruz? Dünya, bize neler, vaat ediyor ya da bizden yavaş yavaş neleri götürüyor? Peki, bu dönemde kaç kişi sağlıklı düşünebiliyor? Kaç kişi yaşamın güzelliğini göz ardı etmeden şahane saatler yaşamaya çalışıyor? Kaç kişi her şeyin bittiğini düşünüp de kendi yaşamına son vermeyi birazcık bile olsa aklından geçiriyor? Kendi yaşamına son vermek istemek duygusunu ortaya çıkaran birçok neden vardır. Bu nedenler, bireyin yaşam ortamına göre ve de doğumuyla birlikte getirmiş olduğu genetik yapıya göre değişmekte. Bazen, duyduklarımız, yaşadıklarımız karşısında şok etkisini yaşıyoruz. Nasıl mı? Düşünün ki aileniz içerisinde ansızın bu tarz bir vaka olduğunu duydunuz ya da bizzat şahit oldunuz. O anki duygu durumunuzla psikoloji yapınızın bu gerçekleşen yepyeni olayı kaldırıp kaldıramayacağınızı tartın zihninizde. Sizinle ilgili ya da ilgisiz olan bu olayı duymaya / görmeye ne kadar hazırdınız? Bazen, yaşımız kaç olursa olsun, çevremizde gerçekleşen ve bizde derin izler bırakan olaylara hiçbir zaman hazır olamayız. Neden mi? Çünkü, bu tür olayların artçıları çok ağır olmakta. Bireyin yaşamını bizzat etkilemekte. Bu noktada, olayı gerçekleştirenle olayı dolaylı olarak yaşayan birey arasında bence çok da fark yoktur. Tabii ki olayın yıkıcılığı anlamında düşünürsek birtakım farklılıklar olacaktır. Fakat, her iki taraf da bir şekilde etkilenmiş ve de ömür boyu sürecek farklı bir yola girecektir.
İntihar Riskini Önleme Yaklaşımları
İntihar eğilimi olan kişiler arasında iyi sosyal desteğe sahip olunması, evli olunması, sorumluluğunda bir çocuk ( özellikle iki yaşından küçük ) olması, dini inancı intiharı yasaklıyor olması, depresyon ve madde bağımlılığının olmaması, tıbbi desteğe yakın olunması ve bunu kullanabilmesi, bir yakınıyla ya da bakıcısıyla iyi ilişkiler içinde olunması, duygu durumunun dengede tutulabilmesi vb. intihara eğilim açısından koruyucu faktörlerdir. Başka bir önemli konu, umutsuzluk… Umutsuzluğun intiharın önemli bir belirleyicisi olduğunun anlaşılması intiharı tanıma, fark etme ve tedavi etme açısından yararlıdır. Tedavide görünüşteki tüm olumsuz beklentilere, var olduğu sezilen en şiddetli umutsuzluklara karşı olumlu beklentileri de araştırmak, umudun hangi nesnelere bağlandığını bulmak ve bunları uygulamak gerekir.
Tüm Bunlara Şahit Olmak
Çocukluğumda, bizzat şahit olduğum yaşama son verme girişimleri; üniversite yıllarımda birlikte vakit geçirdiğim arkadaşımın yanımdayken bu tarz bir girişimi; yıllar öncesinde sevdiğim, yaşamımın bir kısmını paylaştığım ve de halen görüştüğüm insanın duygu durumunun alt üst olması ve umutsuzluğun içine düşüp de yaşamına son vermek istemesi; yakın geçmişte kendimin içine düştüğüm buhran ve yaşamak konusunda duyduğum endişeli anları düşünecek olursam, bu konuda birçok deneyime sahip olduğumu ve de anlatacak fazlaca anım olduğunu anlıyorum. Bireyin bizzat bu duygunun içine düşmesi, bu duygunun nasıl güçlü bir etkiye sahip olduğunu bizlere yine duygunun kendisi idrak ettiriyor. “Bu tarz düşünceler, yaşamıma giremez.” demektense; “İnsanım, her duygu bana da uğrayabilir. Önemli olan, onunla bir müddet kalmak, o duyguyu kabullenmek ve de yaşamıma almak isteyip istememe konusunda kafa yormam gerekiyor.” demek, daha doğru olacaktır. Duyumsanan duygunun gelip geçeceğini bilip de ona göre hareket etmek, yaşamanın paha biçilemez değerde olduğunu anlamak, zamanın yaşanılan olumsuz ortamları çözeceğine dair bir inanca varmak, sanırım insan olduğumuzu ve her şeyi yaşayabileceğimizi; bununla birlikte tüm olumsuzlukları yenebileceğimizi de bizlere anımsatmaktadır.
Kendimize olan sevgimiz arttıkça tahmin edilemez bir yaşama gücüne sahip olacağımızı da unutmayalım!
Bu haber 2078 defa okunmuştur

:

:

:

: