Yapabileceklerimiz kadarız

Yapabildiklerimiz ve yapabileceklerimiz, bizden istenenleri, beklenenleri karşılıyor mu? Sanmıyorum. Böyle olması da ütopik bir durum olurdu. Sizce? Bir düşünün… Bugüne kadarki eğitimleriniz, deneyimleriniz doğrultusunda ne yapıp yapamayacağınızı bilmiyor musunuz?

Yapabildiklerimiz ve yapabileceklerimiz, bizden istenenleri, beklenenleri karşılıyor mu? Sanmıyorum. Böyle olması da ütopik bir durum olurdu. Sizce? Bir düşünün… Bugüne kadarki eğitimleriniz, deneyimleriniz doğrultusunda ne yapıp yapamayacağınızı bilmiyor musunuz?
Neleri Başarmak İstedim?
Yapmak; elinde olmak, yapmaya gücü yetmek, yapmayı becermek, yapma olanağı ya da olasılığı bulunmak demek. Öyleyse, bir işi yapabilmek için öncelikle o işi yapabilme yetisine sahip olmamız gerekiyor. O işi yapabileceğimiz ortamın hazır olması ya da ortamı hazırlayacak olasılığın onu kullanmak için var olması gerekiyor. Bazen düşünüyorum da ben, neleri başarmak istedim; neleri zorla başarmaya çalıştım ve nelerden vazgeçtim? Bunun cevabı, yaptıklarımda gizli, zamanın işleyişindeki anlarda gizli. Doğuyoruz ve ailesinin biricik çocuğu olarak büyütülüyoruz. Büyürken ailemiz, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, yakın çevremiz, bizi gözlemleyip yaptıklarımız konusunda bizi sözleriyle, davranışlarıyla güçlü hale getirebiliyorlar. İşte o an, tüm Dünya bizlerin oluyor. Sevinmenin yanında motive olmanın da heyecanını yaşıyoruz. Yeni işler, yeni başarılar için kolları sıvıyoruz. Amaç, daha çok yıldız alabilmek. En iyi işleri yapabilmeyi, kendimiz için isteyebiliyoruz. Karşılık beklemeden, aldığımız yıldızları saymayı ve onlara yenilerini eklemeyi düşünmeden yapabileceğimizin en iyisini yapıyoruz. Bu düşünce tarzı, insanı çok daha pozitif, çok daha sevgi dolu ve de beklenenin üzerinde başarılı kılıyor.
Bir Şeylerden Vazgeçmek
Dünyaya gelişimizle birlikte anlıyoruz ki bizler, mükemmel değiliz. Herkesin dünyası, yaptıkları, yapabilecekleri, başarmak için azmi, inancı bambaşka oranda. Tüm bunları, yaşamımızda sentezleyerek yapabileceklerimize odaklanmalıyız. Kendimizi aşan isteklerden, başarılardan uzak durmalıyız. Belki de zamanı değildir. Belki de hiçbir zaman biz, onu başaramayacağız. Bugüne kadar yaptıklarımızı, bunlara bağlı olarak yapabileceklerimizi düşünerek, bize şimdi uzak olanlardan vazgeçmeliyiz. Mutlu olmak, bu şekilde gerçekleşiyor.
Hep Daha Fazlasını İstemek
Hep daha fazlasını istemek, insan doğasının bir getirisi olsa da son zamanlarda sık sık yaşadığımız, çevremizde tanık olduğumuz asla yeterli hissetmeme, olduğu yerde mutlu olamama, daha fazlası için kendini hırpalama gibi durumlar hemen hemen hepimizin yaşadığı temel bir sorun haline geldi. Daha iyisi için savaşmak, en iyisine ulaşmak, çoğunluğa göre daha hırslı olmak başlangıçta olumlu sonuçlara yol açsa da hayatın genelinde bize mutsuzluk olarak geri dönüyor. En iyisi diye bir şey var mı ki? Sürekli kendimizle yarışır halde olmak, saatlerimizi ve günlerimizi bu uğurda harcamak ne kadar doğru?



Alaaddin’in Lambası
Bir varmış; bir yokmuş. Çok çok eski bir çağda, ne ovada ne dağda; ne bostanda ne bağda… Ne Hint’te ne de Çin’de, Bağdat ili içinde bir Alaaddin varmış, sessiz sakin yaşarmış. Alaaddin, Orta Doğu kökenli bir halk masalı. Masalın başkahramanı iyi yürekli Alaaddin'in, içinde hapsedilmiş bir cin bulunan bir yağ lambası bulması ve hayatını değiştirmesini konu alır. Dünyada en çok bilinen ve anlatılan peri masallarındandır.
Hep daha fazlasını isteyen, yapabileceklerine değil de yapılması gerekenlere odaklanan insanlara sesleniyorum! Kendinize bir lamba edinin. İstediklerinizi bu lambaya söyleyin ve olsun. Aksi takdirde, mükemmel olamayacaksınız. Çünkü, her şeyi yapabilmek için yaratılmadığımızı bir daha hatırlatmak istiyorum. Yaptıklarınızla gurur duyun; daha başka isteklerinizi de yapabilmek için kendinizde olan güç, sabır ve bilgi için de şükredin!



Bu haber 2114 defa okunmuştur

:

:

:

: