Kızlar ve Erkekler

Henüz ‘’erkek ve kız’’ arasındaki farkı bilmediğim yaşlarda, kendimi erkeklerden korumam gerektiğine dair konuşmalara şahit olmuştum.

Henüz ‘’erkek ve kız’’ arasındaki farkı bilmediğim yaşlarda, kendimi erkeklerden korumam gerektiğine dair konuşmalara şahit olmuştum. Büyüdükçe nasihatlar tembihe dönmüştü. Zamanla öyle bilenmiştim ki karşı cinse, olur ya oğlanlardan biri omzuma dokunup kalemtıraş istese dönüp tokadı basacak kıvama gelmiştim. Oysa yanı başımda benimle büyüyen ağabeyimdi en iyi arkadaşım. Onunla aynı odada uyumuş, aynı okula gitmiş hatta aynı oyuncaklarla oynamıştık.
Anneme saçlarımı toplamak zor geldiğinden olsa gerek uzun yıllar saçlarımı hep kısacık kestirmiş, iyice ağabeyime benzer olmuştum. Bu yüzden kızların saçı uzun, erkeklerin de kısa olmalı diye yazmıştım aklıma. Ben saçlarım kısa diye anneme içerden bir yerlerden kızarken, bir an uzun saçlı kızlara özenir sokulurdum yanlarına. Beraber bebeklerle oynardık sonra orada bir hiyerarşi olur ve yönetilmek istendiğimi hissettiğim an sıkılırdım. İki arkadaş arasında yönetme-yönetilme gibi kavramlara ta o yaşlarda bile aklım izin vermezdi, gidip ağabeyimi bulur yine başına bela olup hadi şu dağın eteğine çıkalım derdim.
Aslında ben babamın prensesiydim. En prenses kıyafetleri benim için alır, dans ve bale derslerine gönderir, müsamerelerde prenses kızım diye gururlandırdı. Ama benim aklım, elimde bir sopayla keşfe çıkmaktaydı. Kızların birbirine yaptığı görünmez şiddete karşı enerjimi olması gerektiği gibi atmayı tercih ediyordum sanırım.
Gel zaman git zaman büyüyüp üniversite çağına gelince de her ne kadar erkeklerle -annemin tembihleri üzerine- dost olunmayacağını aklıma kazımış olsam da, hayattaki en yakınım dediğim erkek kardeşim şafakla ayrılmamıştı yine yollarımız. Elimde yasal vasilerimden aldığım ıslak imzalı izin belgemle ben 17, o ise 18 yaşımıza bakmadan kendimizi iki koca valizle KKTC sınır kapısında bulmuştuk. İkimiz beraber olunca her şeyi başarabilirdik. Onun beni korumasına hiçbir zaman ihtiyaç duymadığım için, sanırım o da beni sakınmak zorunda hissetmemişti.
Onun okulda 4 tane en iyi kız arkadaşları olmuş, ben de belkide onun yokluğunu doldurmak istercesine erkek arkadaşlar edinmiştim. Yudim ve Adetayo… Elbette kız arkadaşlarım da oldu ama bildiğiniz kızlar gibi değildi hiçbiri. Somutlaşmış kadınlık tabularından çok uzakta bir yerlerde ilişki kurabiliyordum onlarla; Bermet, Samar ve Nihal… Bunlar bana rastlayan en güzel istisnalardı ama çoğu kızın dolambaçlı ilişkilerinde kayboluyor, sersem sersem ortalarda bir yerde dolanır halde buluyordum günün sonunda kendimi. O yüzden ben bildiğim sularda yüzmeyi tercih ediyordum.
Zira bir insana beslenen duyguları anlatmaktan çok, varlığı anlamaya doğru sürüklenen sohbetlere zaman ayıralım istiyordum. Ya da birileri memnun olsun diye taraf seçmek zorunda bırakılmamaktı benim arkadaşlıktan anladığım. Zaten öyle de oldu, ben bana benzeyen, ‘’erkek ve kız olmak’’tan çok ‘’insan olmak’’ üzere ilişki kurmayı tercih eden arkadaşlar edinmiştim Bermet , Samar, Yudim, Adetayo ve Nihal gibi…

:

:

:

: